Manescu: Bu akşamki televizyon programında konuşacağım ve biraz gerginim.
Gigi: Hangi programmış o?
Manescu: Devrim hakkında olan program.
Gigi: Ne devrimi?
Romen yönetmen Corneliu Porumboui’nun (erkek) ilk filmi “A fost sau n-a fost?” doğallığı ve samimiyetiyle izleyenini büyüleyen, çok başarılı bir mizah örneği. Kahkaha atmanız pek olası değil ama baştan sona tebessümle izleyeceğinizi garanti edebilirim. Filmin İngilizce ismi “12:08 East of Bucharest”. Birçok ülkede bu saat vurgusuyla isimlendirilmiş. Türkçe adında saat vurgusuna rastlamıyoruz. Birçok insan tarafından “Bükreş’in Doğuşu” şeklinde yanlış hatırlanır. Romence adıysa oldu mu olmadı mı veya devrim miydi değil miydi şeklinde tercüme edilebilir. 22 Aralık 1989’da Romanya devlet başkanı Nikolae Ceauşescu’nun yine Batı etkileri hissedilen bir darbeyle iktidardan indirilmesi bir devrim miydi değil miydi? Film de, ismi verilmeyen ve Bükreş’in doğusunda yer alan bir kasabada yaşanılanların bir devrim olup olmadığı sorusunun cevabını arıyor. Mayıs ayında üç gün Bükreş’in doğusunda bir kasabada, iki gün de Bükreş’te kaldım. Bükreş’te bulunduğum sınırlı zaman diliminde, Türkiye’den gelen kadınları Avrupa’nın en büyük AVM’sine bıraktıktan sonra olayların vuku bulduğu Devrim Meydanı’na gittim ve tarihi koklamaya çalıştım. 1989 yılında kapitalizmi seçen veya kapitalizm dayatmasına daha fazla direnemeyen Romen halkının ne halde olduğunu gayet iyi gözlemledim. Ahbap olduğum taksi şoförü Gabriel’in dediği şuydu: O günlerde para vardı ama hiçbir şey yoktu, şimdiyse her şey var ama para yok. Gabriel’in bahsettiği her şey ve hiçbir şeyi biraz açmak gerekiyor. Günümüzde piyasada bulunan her şeyden kastı, McDonalds’lar, AVM’ler, i-phone’lar, Rihanna, ekşın filmleri, pahalı giysiler falan filan. Bu günlerde olmayan ama o günlerde olanlarsa barınma hakkı, iş garantisi, ulaşım kolaylığı, parasız sağlık, parasız eğitim gibi şeyler. Gabriel’in dediğine göre halkın %70’i Ceauşescu’ya minnettar. Bu gezi, aralarında Gabriel’in de bulunduğu kişilerden gelen ardı arkası kesilmeyen parayla seks (yapmadım) teklifleri ve otelde paramın çalınması gibi sevimsiz durumlara rağmen, benim için çok öğretici oldu. Bu yüzden “A fost sau n-a fost?” benim ilgimi fazlasıyla çekti. 2005 yılında Bükreş’in doğusundaki bir kasabadaki yerel bir kanal 22 Aralık 1989’da şehir meydanında yaşanılanları masaya yatırmak istiyor. Beklediği konuklar yan çizince spiker; bunamaya yakın bir adamla ki filmde yaptığı sokak lambası metaforuyla yıldızlı pekiyiyi hakediyor, her anlamda bir loser (kaybeden) olan tarih öğretmeni, alkolik Bay Manescu’yu konuk olarak kabul ediyor. Kapitalizmin fertler üzerinde yarattığı tahribat filmin her karesinde seziliyor. Örneğin Manescu’nun dersinde; öğrenciler, aynen Türkiye’dekiler gibi, tarih adına hiçbir şey bilmiyorlar. Kopya çekerek, emek vermeden kolay yolla istediklerini almaya çalışıyorlar. Çinli satıcı ve maruz kaldığı yabancı düşmanlığı bize direkt olarak o sistemi çağrıştırıyor. Devrimden önce türlü türlü meslekleri olan ama sonradan analarının gözü kesilen girişimci ruhlu insancıklar ne kadar da tanıdık! Tarih öğretmeninin anti-komünist tavırları da bana yanlış tarafta yer alan liberal aydınları hatırlattı. Filmin ilk yarısı bu yerinde gözlemlerle bize Bükreş’in doğusunda yer alan o kasabayı resmediyor. Sonra canlı yayın faslı başlıyor. Bu bölümde kasaba meydanında yaşanılanlar ve yaşanılanların 12.08’den önce olup olmadığı konusunda çok ilgi çekici diyaloglar var. Yayına katılan konuklar ve anlattıkları gayet yerinde olup, filmin naif atmosferine çok iyi katkıda bulunuyor. Yaklaşık 40 dakika süren bu bölümde ballı kaymaklı hayat dersininizi alıyorsunuz ve film bitiyor. Peki o yaşananlar devrim miydi? Ben de film gibi düşünüyorum: (Nah) devrimdi!