Sovyet dönemi sinemasının en popüler olmuş filmlerinden birisidir “An Office Romance”. Türkiye’de gösterime girmediği için Türkçe adını bilmiyoruz ama “Bir Ofis Aşkı” demek yanlış olmayacaktır. Film Batı dünyasında “Sluzhebnny roman” olarak da biliniyor ki ben bu tür kullanımları doğru bulmuyorum. Latin alfabesi kullanmayan ülkelerin filmlerini bu şekilde adlandırma gibi bir eğilim var. Yani İngilizce konuşulan bir ülke (bu ülke genelde Amerika oluyor) vatandaşı; o filmin adını orijinal dilinde dinliyor ve ne duyuyorsa duyduğunu Dede Korkut masallarındaki gibi filme ad olarak veriyor. Bu bana çok mantıksız geliyor. Amerikan sinemasına bu ayrıcalığı kim veriyor? Kimin verdiği ve neden nasıl verildiği belli de ben bu ayrıcalığı tanımıyorum.
Dediğim gibi film çok popüler olmuş ve kimseden eleştiri almamış. Çünkü film teknik olarak çok başarılı. Hikaye olarak da oldukça ilgi çekici ve sürükleyici bir hikaye. Zaten Sovyet döneminin en iyi oyuncuları filmde buluşmuşlar. Ofis aşkının özneleri Novoseltsev rolündeki Andrey Myagkov ve Kalugina rolündeki Alisa Freyndlikh’in tutturdukları sinerji filmi alıp götürüyor zaten. İkilinin diyalogları filmin komedi yükünü en çok sırtlayan şey oluyor. Woody Allen karakterlerine benziyor Novoseltsev karakteri. Sakar, utangaç, beceriksiz, yeteneksiz. Bazı Allen filmlerinde, oynadığı karakterlerde zeka parıltısı vardır gerçi ama Novoseltsev o zeka dağıtılırken pek ortalıklarda yokmuş anlaşılan. Kalugina’ysa derin dondurucu mübarek. Sıfır seksapele sahip, katı, acımasız, disiplin delisi, duygularını uyuşturucusuz kanal tedavisiyle aldırmış gibi. Ama öyle mi acaba? Novoseltsev gerçekten bu kadar salak, Kalugina gerçekten bu kadar mat mı?
Bu filmden bahsedip de Sovyet döneminden bahsetmemek olmaz. İşçi sınıfının dünya var olduğundan beri görüp görebildiği en onurlu dönemden. Film 1977 yapımı dolayısıyla Brejnev dönemi. Burjuva ideologlarınca durgunluk dönemi olarak adlandırılıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda; finansal olarak çok değerli kazanımlarını ve sosyalizmi yaşatacak ve yükseltecek kadrolarının önemli bir bölümünü kaybeden ülke Stalin’in ölümünden sonra geri çekilme dönemine girmişti. Bu geri çekilmenin boyutları ve sosyalizmin değerli kazanımları filmde aynı anda gözlemlenebiliyor. Bu gözlemleri yan karakterler aracılığıyla yapıyoruz. İsviçre’den henüz dönmüş Yuri adlı züppe karakterin getirdiği emperyalizmin simgesi tüketim ürünleri var örneğin. Bunlarla Yuri’nin hıyarlığı kullanılarak bir hesaplaşma söz konusu olsa da bunların bazı mevkilerde rüşvet olarak kullanılması mide bulandırıyor ve insanı hüzünlendiriyor. Başka bir örnek olarak verebileceğimiz bir yan karakter de sendika aktivisti olarak tanıtılan birisi. Kapitalist bir ülkede sendika aktivisti olmanın ne demek olduğunu ve neler götürdüğünü çok iyi biliyorum ama sosyalist bir ülkenin sendika aktivistinin işi gücü diğer işçilerin doğum, ölüm, evlenme gibi etkinlikleri için çalışanlardan para toplamak. Nihayetinde bir romantik komedi “An Office Romance”. Ve Sovyetler’de kadın sorununun maalesef çözülemediğini görmek de filmi izlerken mümkün. Kadın erkek ilişkilerine ve evliliğe batılı romantik komedilerin yaklaşımı gibi yaklaşıyor. Formül üç kelime, o da şöyle: evli, mutlu, çocuklu…Moskova’dan çok renkli görüntüler ve Sovyetler’deki gündelik hayattan ve iş yaşamından sekanslar filmde fazlasıyla mevcut. Sonuç niyetine: Eğer illa romantik komedi izlemek istiyorsanız bunu da mutlaka izleyin derim ben..