Şu anda Granada – Barcelona maçının devre arasındayız. Bu yazıyı devre arasındaki 15 dakikalık zaman diliminde yazmayı planlıyorum.
Nedir bu maçın önemi?
Ligin son maçı ve Barcelona kazanırsa şampiyon olacak. İlk yarıyı 2 – 0 önde kapattılar.
Bir ara kendilerinden 12 puan geride olan Real Madrid takımı ise ikinci sırada. Eğer Barcelona kazanamazsa Real Madrid şampiyon olacak ve ünlü futbol otoritesi Baran Doğan‘ın “büyük liglerde yedi, sekiz puanlık farkın kapatılması çok düşük bir ihtimaldir” tezi bri darbe yiyecek.
Sakin olun, darbe marbe yemeyecek. Barcelona şampiyon olacak…
Bu maç akıllara 1992 yılını getiriyor.
O sene de son haftaya Real Madrid önde girmişti ve şampiyonluk provası yapıyordu. Johann Cruyff’un da Barcelona’da ilk senesiydi. Real Madrid CD Tenerife deplasmanına gidiyordu. Not: Takımın adında CD var asdfasdfasfa sdafasdfas…
Tenerife’nin başında eski Real Madridli futbolcu Jorge Valdano vardı.
Tenerife batmazdı da çıkmazdı da. Herkes Valdano’nun esnfalık yapacağını düşünüyordu. İlk yarı Madrid iki gol bulmuştu ayrıca. Tıpkı bugünkü maç gibi. Gollerden birini de Hagi atmıştı. Yorum bölümünde özetini bulacaksınız.
İkinci yarı Tenerife gaza geldi ve üç gol atarak Real Madrid’i şampiyonluktan etti.
Bir sonraki sene senaryo tekrarlandı. Yine son hafta Real Madrid lider ve yine Tenerife ile oynuyorlar. Bu sefer 2 -0’lık temiz skorla gönderdiler ve Barcelona’yı tekrar şampiyon yaptılar.
Real Madrid, baktı olmuyor ve Valdano’yu ve Tenerife’nin en önemli oyuncusu Redondo’yu transfer etti. O da gelip Real Madrid’i şampiyon yaptı. Argoda cinsiyetçi bir deyim vardır: Hemşeri hemşeriyi gurbette sikermiş. O dönemde yaşayan cinsiyetçiler bu deyimi kullanmış olmalılar.
Barcelona’yı yenerse ne batacak ne de çıkacak olan Granada bir şeyler yapar mı? Bence yapamaz. İş bitti.
Ve bu sezon izlenecek beş maç kaldı. Türkiye ligi son maçı, Türkiye Kupası finali, FA Cup finali, UEFA Finali (hala buna ısrarla UEFa diyorum) ve de ŞL finali…
Futbolsuz hayat alkolsüz bira gibidir. Hala seviyorum.
Görüşürüz.