“Dorian Gray’ın Portresi” romanı için yaptığımı “Babalar ve Oğullar” romanı için de yapıyorum ve eleştiri yazısı yazmaktansa romandan ilginç bulduğum alıntıları paylaşıyorum. İki romanın da yaptığı aynı şey çünkü: Olağanüstü derecede enteresan bir karakter var, beş dakika bile mola vermeden sürekli enteresan laflar ediyorlar. Bir süre sonra başınız dönüyor. Bir saniye… Şimdi kontrol ettim de DGP için böyle bir şey yapmamışım, “Ölmeye Yatmak” romanı için yapmışım bunu. Üstelik o romanla ilgili eleştiri yazısı da yazmışım. Sanırım arşiv amaçlı alıntılar yazısı yazmışım. DGP içinse evet şunu yaptım: Bir süre alıntıları not ettim sonra baktım ki baş edemiyorum, zira her sayfada aşırı enteresan cümleler var, not etmeyi bırakmıştım. Neden o roman aklıma düştü peki? Çünkü bu romandaki Bazarov karakteriyle o romandaki Lord Henry karakteri benzer. “Zamanımızın Bir Kahramanı”ndaki Peçorin (Piçorin) karakteri de bu ikisine benziyor. Sinik, mizantropik ve evet üzgünüm mizojinist… Ama öyle bomba şeyler söylüyorlar ki insan “Hımm!” demeden yapamıyor. Arşiv amaçlı bu yazıyı yazıyorum…
“Doğru düzgün bir kimyacı herhangi bir şairden yirmi kat daha yararlıdır.”
“Asıl sanat para kazanmaktır, yoksa basurdan başka bir şey değildir.”
“Ben yine de derim ki bütün yaşamını bir kadının aşkı uğruna bir karta dayandıran ve bu kart elinden alındığı zaman da gevşeyip hiçbir şey yapamayacak hale gelen erkek, erkek değildir.”
“Hem neymiş o kadınla erkek arasındaki esrarengiz ilişkiler? Biz fizyologlar bunların nasıl ilişkiler olduğunu biliyoruz. Gözün anatomisini incele bakalım: O söylediğin esrarengiz bakış nereden geliyormuş bak. Bunların hepsi romantizm, saçmalık, küf, sanat. İyisi mi gel de şu böceğe bakalım.”
“Rus köylüsü tanrıyı bile aldatır.”
“’Üç gün önce baktım Puşkin okuyor’ diye devam ediyordu bu arada konuşmasına Bazarov. ‘Ona söyle bu hiçbir işe yaramaz. Çocuk değil ki bu saçmalıkları bıraksın artık. Ya bu devirde romantik olma hevesine ne demeli! İşe yarar bir şey ver ona okumak için.”
“Gök gürüldediği zaman halk, İlyas peygamberin gökyüzünde arabasıyla dolaştığını zanneder.”
“Biz yıkıyoruz çünkü biz gücüz.”
“Eskiden gençlerin okuması lazımdı, adları cahile çıkmasın diye. Oysa şimdi dünyadaki her şey saçmadır demeleri yeterli.”
“O ilk tatlı anlar neden sonsuza kadar sürmüyor, neden ölümsüz olmuyor?”
“Kadınları hor görmek gerekir çünkü onlar bunu sever, ben de onları hor görüyorum. Tümüyle ve kesinlikle.”
“Hiçbir kadın şu konuşmalarımızı anlayabilecek durumda değil. İçlerinden hiçbiri bizlerin yani ciddi erkeklerin kendileri hakkında konuşmamıza layık değil.”
“Yalnızca gudubetler özgürce düşünebilirler.”
“Bütün diğer insanlar hakkında hüküm verebilmek için bir insan yeterli.”
“Aşık olmayı becerememiş bütün kadınlar gibi o da bir şeyler isterdi ama ne istediğini bilmezdi.”
“Bazarov kadınlara ve kadın güzelliğine çok düşkün biriydi ama ideal, ya da onun ifadesiyle romantik anlamda aşkı saçmalık, affedilmez bir salaklık olarak görüyordu.”
“Bir kadın hoşuna mı gidiyor, diyordu Bazarov, faydalanmaya çalış olmuyorsa boş ver, vazgeç, kadın kıtlığına kıran girmedi ya!”
“Size ne diyebilirim ki? Genellikle insanlar için üzülmeye değmez, hele benim için hiç değmez.”
“Büyük ölçüde bize bağlı olmayan gelecek hakkında konuşmak ve düşünmek hevesi de nedir böyle?”
“Evhamlı bir kadındı. Hep büyük bir felaket beklerdi ve kederli bir şey hatırlar hatırlamaz hemen ağlamaya başlardı.”
“Onlar yani annemle babam bir şeylerle uğraşıyorlar ve kendi hiçliklerinden rahatsızlık duymuyorlar.”
“Karşıt bir genel hüküm… Örneğin eğitim yararlıdır desem bu bir genel hükümdür ama eğer eğitim zararlıdır desem bu da bir karşıt genel hükümdür. Bu hüküm daha enteresan görünebilir ama aslında ikisi de aynıdır.”
“Olgun bir insan düşünecek hiçbir şeyi olmayan insandır.”
“Genellikle ilke diye bir şey yoktur. Sadece duygular vardır ve her şey onlara bağlıdır.”
“Bir insana ne iftira atarsan at, aslında o yirmi kat daha kötüsünü hak ediyordur.”
“Siz hep okur musunuz? Hiç canınız sıkılmaz mı? Her şeyi biliyorsunuz zaten.”
“Her türden açıklamalar ve belirtmeler onda hep sabırsızlık doğururdu.”
“Gerçek onlara tıpkı çarlara olduğu gibi çok zor ulaşır.”
“Sen gevezeliği bırak da bana Kvas69 getirmelerini söyle.”
“Kadın milleti kurnazlık etmeden duramaz.”
“Sizin için bütün önemimi kaybettim ve siz bana benim iyi biri olduğumu söylüyorsunuz. Bu, ölünün başına çelenk koymak gibi bir şey.”
“Dünyada neler olmaz ki!”
“Bey ne kadar sert ceza verirse köylü onu o kadar çok sever.”
“Prens H. öldü, öldüğü gün de unutuldu.”