Aslında daha fazla film izledim de Jason Reitman’ın “Up in the Air/Aklı Havada”sı (2009) arşivimde bulunan ve izlediğim bininci film oldu. Bu bin filmi altı senede izledim. İlk yıllarda merak duygusuyla her şeye saldırıyorken, son yıllarda biraz daha seçici olmaya başladım. Artık bir çok klasik filmi izlemiş olduğum için hoşuma gidebilecek filmleri seçiyorum. Farkedenler vardır son zamanlarda kötü filme az denk geliyorum; çünkü artık arşivcilik düşüncesiyle film izlemiyorum. Bana yardımcı olan en büyük kaynak Sinema dergisi oluyor. Gerçi artık Altyazı dergisini de almaya başladım ama en büyük dilim pasta Sinema‘ya gidiyor. Bininci filmin böyle harikulade bir filme denk gelmesi de beni çok mutlu etti. “Up in the Air” son yıllarda -ve son haftalarda- izlediğim ayakları yere sağlam basan, zekice çekilmiş romantik komedilerden biriydi. Kadın erkek ilişkilerine farklı yaklaşan, söyleyecek tezi olan bir filmdi. Çok yaratıcı bir filmdi. Ryan Bingham (Clooney) ilginç bir mesleğe sahip. İşten adam atıcı (ass kicker). İşverenler, işçilerini kovduklarını kendileri söyleyemedikleri için, bu zor görevi para karşılığında Bingham gibi profosyenellere yaptırıyor. Yılın 320 günü seyahat ediyor Bingham, dolayısyla hiçbir şeye bağlanmadan tam da istediği gibi özgür bir hayat yaşıyor. Amacı da 10 milyon mil yolculuk yapan yedinci kişi olabilmek. Bu yolculuklarda kendisi gibi sık seyahat eden Alex adlı kadınla tanışıyor. İkisi tam da istedikleri gibi sorumluluksuz, ucu açık bir ilişki yaşıyorlar. Acaba gerçekten istedikleri bu mu? “The Crying Game/Ağlatan Oyun” için dünyanın en sürprizli filmi iddiası vardı. Ben de bu iddiaya katılmadığımı, benim için en sürprizli filmin “Psycho/Sapık” olduğunu yazmıştım. Bu iddiam hala geçerli; ancak “Up in the Air” da çok şaşırtıcı bir sona sahip. Neredeyse tüm filmi allak bullak eden cinsten bir sürpriz. Bence çok zekice kurgulanmış. Geçen senenin en özgün filmlerinden biri olan “Up in the Air” size kadın erkek ilişkileri ve sistemin insanı nasıl duyarsızlaştığı üzerine çok yaratıcı tezler vadediyor. Çok sevdim bu bininci filmi…
Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Yeşil Peri Gecesi 15 Aralık 2024
- Ferdi Tayfur Türkiye’dir! 7 Ekim 2024
- Toza Sor 23 Haziran 2024
- “Güven” 15 Nisan 2024
- Her Şey Sınıfsal Mı? 14 Nisan 2024
Bazı Eski Yazılarım