Bir aptallık destanı

Yaklaşık yedi buçuk sene sonra tekrar izledim “Pulp Fiction/Ucuz Roman”ı (1994). Yedi sene çok uzun bir süre. O zamanki yorumlamalarımla şimdiki yorumlamalarım elbette çok farklı ama filmden hemen hemen eşit derecede tad aldığımı söyleyebilirim. Beni bu filmi izlemeye iten iki üç olay oldu. Üç dört ay önce; üç erkek, bir kadın (24) bir evde bir şeyler içiyorduk. Kadın erkeklerden birinin sinema sever olduğunu bilmiyordu. Çeşitli konular üzerinde sohbet edilirken kadın, şu anda acayip derecede “Pulp Fiction” izleyesim var dedi. Bir  junkie ortamında “Pulp Fiction” izlemeyi arzulamak nasıl bir ruh halidir diye düşünmeye başladım. Demek ki o kişi için bu filmi izlemek adrenalin kokan eylemlerden biri gibi olmalıydı; çünkü öyle bir ortam vardı. Beni bu filmi izlemeye iten diğer bir dürtü de Mithat Alam Film Merkezi’nin film izleme odasında bulunan iki film afişinden birinin bu filme ait olması. Diğeri “Vertio/Ölüm Korkusu” (1958). 8000’nin üzerinde filme sahip, ilk ziyaretçilerini bu odaya sokup merkezi tanıtan bir video izleten ve de film izleyeceklerde sinema duygusu oluşmasını herhalde bekleyen mekan, bu filmin afişini kullanmış. Gerçekten de filmin Uma Thurman’lı afişi bir sinema ikonudur. Ankara Kızılay’da geceleri yerlerde poster satanlarda mutlaka rastlarsınız. İnsana sinema duygusu aşıladığına da katılıyorum. Ben yazıma görsel seçerken bu afiş yerine başlıktaki aptallığa destek olması açısından Jules ve Vincent’ı oldukça aptal gösteren bu resmi kullanmayı tercih ettim. Beni bu filmi izlemeye iten son gelişme de “Bir Zamanlar Anadolu’da”daki Nuri Bilge Ceylan’ın biraz Tarantinolaşması yorumum oldu. Bu gelişmeyi ilginç buldum ve bir Tarantino filmi izlemek istedim. “Reservoir Dogs/Rezervuar Köpekleri”ni tekrar izlemek niyetindeydim ama “Pulp Fiction”da yaşanan gelişmeler, ikinci filmi ön sıraya aldı. Neyse birinci filmi ve Türkçe dublajla izlediğim “Jackie Brown”ı da en yakın zamanda tekrar izleyeceğim. Dönelim aptallara. Tarantino’nun en iyi filmi olarak kabul edilir ve bugün Tarantinoesque/Tarantinovari diye bir kelime varsa, bu büyük oranda “Pulp Fiction” sayesindedir. Çıktığı dönemde ve sonra yıllar içerisinde bir fenomene dönüşmüştür. Bunlar bilinen şeyler. Peki bunun sırrı nedir? Bana göre, sırlarından biri başlıkta değindiğim gibi aptallığı destansı bir şekilde anlatabilmeyi başarmasıdır. Bu kadar önemsiz gibi görünen hikayelerden ve diyaloglardan resmen bir epik film çıkarmış QT. Sinema tarihinin belki de en mal ama en cool karakterleri bu filmde. Çocukların çok sık kullandığı şu mal kelimesine ne kadar da çok gülerim. Ne bakıyon la mal! Bu kelimenin kullanımının bana çağrıştırdığı anti-kapitalist içerik çok hoşuma gidiyor. Filmde bizzat Tarantino tarafından canlandırılan Jimmie karakterine, Jules ve Vincent’ın neye benzediği sorulduğunda dorks gibi bir İngilizce kelime kullanıyor ve bu kelimenin anlamlarından biri de mal olarak veiliyor. Hazır değinmişken, filmdeki The Bonnie Situation diye adlandırılan bölüme dikkatinizi çekmek isterim. Wolf gibi inanılmaz enteresan bir karakter var. I solve problems/sorunları çözerim diyor kendisi. Ben bu replikte koptum. Türkçe sorunları çözerim demek pek bir şey ifade etmiyor ama İngilizce’de insanlar ne işle uğraştıklarını belirtmek için geniş zaman cümle kullanırlar. Adamın işi de sorunları çözmek. Bunu çok egzantrik bir ortamdan telefonla arıyorlar, incir çekirdeğini bile doldurmayacak bir sorun üzerine danışıyorlar ve bu da olay mahaline geliyor, beş yaşında bir çocuğun önereceği bir şekilde sorunu çözüyor. Jules’a ve daha çok Vincent’a bir araba hakaret ediyor. Bence inanılmaz başarılı. Veya boksör Butch’ın eve gidip saati alma sahnesi ve ardından yaşananlar…Akla hayale gelmeyecek şekilde olaylar gelişiyor. Ve her biri aptallığın tarihine geçecek eylemlerde bulunuyorlar.
Tarantino’ya ırkçı, homofobik ve kadın düşmanı olduğu iddiaları yöneltilir. Bu filmden sonra kadınların erkeklerin analarını bellediği filmler yapmıştır ama Honey Bunny ve Fabienne karakterleri inanılmaz salaklar. Elbette “Pulp Fiction”da bir kadının salak olması kadın düşmanlığı sayılmaz ama bu ikisi ve Mia erkeklerin başlarına bela getiren karakterler olarak okunabilir. Bu kadın düşmanlığı mıdır yorumu size bırakıyorum. Irkçılık konusu Nigger kelimesinin çok sık kullanılmasından dolayı bu filme yöneltilmiş olmalı. Amerikan suç dünyasında ve siyahilerin kendi aralarında bile bu kelimenin sık kullanıldığı bilinir. Filmin başlarında Pumpkin karakterinin Yahudilere yönelik bazı tespitleri var. Yahudilerin kuşaklar boyunca sermayeye hükmettiklerini vurguluyor. Haklılık boyutu var ama bu da çok hassas bir konu. Ama homofobik olmaya homofobik. Eşcinselliğe yer yok bu evrende.
“The Big Lebowski/Büyük Lebowski”yle beraber efsanevi bir kara mizah örneği “Pulp Fiction”. Sanırım o bayan gibi ben de arada sırada şu anda “Pulp Fiction”ı izleyesim var diyeceğim.  

Bu yazı Mithat Alam Film Merkezi, Ölüm Korkusu, Pulp Fiction, quentin tarantino, Tekrar izlenen filmler, the big lebowski, Ucuz Roman, Vertigo kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir aptallık destanı için 5 cevap

  1. IMDB Top 5'te yer almasını nasıl yorumluyorsun?

  2. Baran Doğan der ki:

    İtirazım yok. Çünkü Pulp Fiction bir sinema olayı. Sen nasıl yorumluyorsun?

  3. Bence ilk 5'te hatta ilk 10'da yer alacak kadar "büyük" değil. O listeyi yarı subjektif-yarı objektif olarak ben hazırlasam 10 ile 20 arasında bir yere koyardım herhalde.

  4. Baran Doğan der ki:

    İtirazım yok derken benim için sürpriz değil demek istemiştim, yanlış bir kullanım oldu. Yoksa bana göre de sinema tarihinin en iyi beşinci filmi değil.

  5. Benim için de sürpriz değil. Gerçekten de çok fanatiği var bu filmin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.