Bir yiyecek bir içecek

Bazen kendimi sağlıklı beslenme freak‘i gibi hissediyorum.  Sıfır katkı maddesi içerdiği iddiasında olan Doğa marka müsliyi bu yüzden seviyorum. Aslında Dr. Oetker’in müslisini de seviyorum. Tatmin edici miktarda iri taneler var içerisinde ama içeriğine baktığınızda bir sürü hoşuma gitmeyen madde var. Bugün tanıtmak istediğim yiyecek evet müsli. Sıkça Amerikan indielerinde görürüz. İki ebeveyn de çalışmaktadır (biri muhtemelen yalan söylemek üzerine kurulu al-sat tarzı bir işte çalışır). Sabahları vakit olmadığından çocuklara mısır gevreği tarzı bir şeyler verilir. O yüzden bu tarz yiyecekleri sevimsiz bulurdum ben. Tıpkı “Little Miss Sunshine/Küçük Gün Işığım”daki hazır kızarmış tavuk sahnesinden sonra bu yiyeceği de sevimsiz bulduğum gibi. Bağsur sorunu olan bir arkadaşımın yaşadıklarını anlatmasından sonra lifli gıdalara eğilmem gerektiğini hissettim ve markette gözüme ilişen müsliyi denemek istedim. Müsli lifli gıda açısından oldukça zengindir. Doğa marka müsli %65 tahıl içeriyor örneğin. O denemeden sonra artık diyebilirim ki radikal bir müsli taraftarıyım. Çok pratik olması bir yana sütle yenildiği için protein ihtiyacınızı da karşılamış oluyorsunuz. Ve muhteşem bir lezzet. Müsli yediğiniz zaman Amerikan indielerindeki kaybeden hayatını değil de sağlığınıza yatırım yaptığınız için bir winner hayatı yaşamış oluyorsunuz. Yiyecek buydu, gelelim içeceğe. Onun da sinemayla bağlantısı var.


Tabi bu içkinin sağlıklı yaşamla bir alakası yok. Hedonist yaşamla alakası var. Martiniden bahsediyorum. Sinemayla olan bağlantısı da James Bond’un favori içkisi olması. Shaken, not stirred repliği çok meşhurdur Bond’un. Bu arada, bir dönem tüm Bond filmlerini izleme arzusuyla işe girişmiştim. Sean Connery’nin oynadığı bölümleri seyrettim ama diğerlerini izlemek içimden gelmedi. Bundan sonra bir martini insanıyım. Martini, İtalya menşeili bir vermut. Vermut da bir çeşit aromalı şarap. Genellikle kokteyler de rastlanır ve bir masa içkisi olarak kabul görmez. Hatta bazılarına göre bir bayan içkisidir. Çok yumuşak, çok hoş bir içimi var martininin. Kadehi de resimde görüldüğü gibi zarif bir şeydir. Cin veya votkayla kokteyl yapılabildiği gibi dry martini yani sek olarak da içilebilir. Benim favorim sek olanı. İçerisine konulan yeşil zeytin de sinemada birçok erotik sahnede kullanılmıştır. Türkiye’de 40-50 lira gibi fahiş bir fiyata satılırken, ben havaalanı Free Shop’tan dokuz euroya aldım örneğin. Yurtdışında da bu fiyatta satılıyor. Yalnız bu ne tür bir şarapsa mantarlı değil ve tıpkı viski, votka gibi kapaklı. Dolayısıyla açtığınızda bitirmek zorunda değilsiniz. Akşam olsa da içsek…

Bu yazı Indie, James Bond, Küçük Gün Işığım, Little Miss Sunshine, Martini, shaken not stirred kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.