Beyoğlu’nda yer alan Yeşilçam Sineması’nı bilir misiniz?
Bir sinema, bir kafe ve de en önemlisi kültür hizmeti veren bir mekan…
Kapanma tehlikesiyle karşı karşıya bu mekanı tanıtalım ve ona destek olmaya çalışalım.
AVM’lerin üst katlarına yığılan sinemalardan ziyade kapısı caddeye açılan kaç sinema kaldı? Gerçi bir alt başlık olarak bunun bir sebep değil sonuç olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim. Ülkelerdeki insanların kültürleri vardır, birikimleri vardır, kavrayabilme kapasiteleri vardır, ayrıca ülkeleri yöneten insanların kültür algıları ve ona biçtikleri anlamlar vardır, ülkeleri yöneten insanların tarihsel duruşları vardır, ülkelerde üretim ve paylaşım ilişkileri vardır, ticari faaliyetler vardır…Bunların hepsinden sonra sinemanın mevcut durumu vardır. Sinema Türkiye’de ne haldeyse; bu, sinemanın kendisinden “daha” ziyade dış koşullardan kaynaklıdır. Not: Her şey böyledir zaten.
Keşke gelişkin, nitelikli bir sinema kültürü ve sinema piyasası olsaydı da sinemalar AVM’lerde olsaydı. AVM’lere ideoloji ürettikleri için karşıyım AVM oldukları için değil. Elbette insanlar alışveriş yapacaklar…
Neyse Yeşilçam Sineması’na dönelim…İstiklal Caddesi’ne çıkan İmam Adnan Sokak’ta yer alır. Günde üç seans film gösterir.
Para kazanmak birincil amacı değildir. Birincil amacı kültür hizmeti sunmaktır.
Gösterimden çıkalı birkaç ay olmuş nitelikli filmleri tekrar gösterir. Daha ucuza…Şubat 2018 itibariyle öğrenci 8 TL, tam da 10 TL’dir. Diğer sinemalarda 14-16 falan olması lazım.
Yeşilçam Sineması’nın farkı dediğim gibi para kazanma amacıyla değil kültür hizmeti sunmak amacıyla orada olduğunu size hissettirmesidir.
Her zaman çok iyi çay olur orada. Güzel bir atmosferde oturup çay da içebilirsiniz (ışıklandırma biraz fotoğraf stüdyosu gibi.) Gerçi salonun da teknik sıkıntıları vardır. Koltuklar kötüydü, yenilemişler ama salon yeterince eğimli değildir falan ama çok mu önemli? Gerçekten film izlemek isteyen insanlarla, sinemada nasıl davranılacağını bilen insanlarla film izliyorsunuz…Normalde sinemada film izlemeyi sevmem. Evde severim. Mecbur değilsem sinemaya gitmem…Yeşilçam’da hiç saçma sapan bir tipe denk gelmedim.
Sinemayı yönetmen Reis Çelik işletiyor. Birkaç kere denk geldim kendisine. Kendisine bu kültür hizmeti için teşekkür ettiğimi buradan belirtirim.
İŞLER KÖTÜ
Evet, para kazanma amacıyla açılmadı mekan ama masrafları oluyor. Ve zor durumdalar…Yorum bölümündeki röportajı veren Burcu’nun dediğine göre kapanmasına hazırlıklı olmalıyız. Röportajda, kapanacaksa sessiz sedasız kapanacağını söylüyor. Her gittiğimde kapandı mı stresini yaşamaktan bıktım artık.
Umarım kapanmaz…Ve bu nasıl olur? İnsanların oraya film izlemeye gitmesiyle, orada para harcamasıyla olur.
Beyoğlu’nun profilinin değiştiğini söylüyorlar. Arap turistlerin fazla olduğundan. Burcu da bir dönem Avrupalı turistlerin fazla olduğunu ama yine film izlemeye gelen kişilerin az olduğunu ekliyor.
Şundan eminim: Türkiye’deki ana akım insan Araplardan hoşlanmaz. Ülkede Hatay gibi yoğun bir Arap nüfusu olsaydı, tıpkı Kürtlere yaptıkları gibi işi “hoşlanmamakla” bırakmazlardı…
İstiklal’e Arap turisti yığılmış…Görgüsüzlermiş…Görgüsüzler de ne yaptılar? Sokakta saçma sapan hareketler mi yaptılar? Ne sıklıkla banyo yaptıklarına dair elimizde ne veri var? Ayrıca senin ne sıklıkla banyo yaptığını da çok iyi biliyoruz, ana akım Türkiye insanı…Kültürel, politik ve arsız, şerefsiz ön yargılar işte…Türkiye ana akım insanı kadar başkalarına karşı tahammülsüz ve riyakar ve de cahil başka bir millet olamaz diye düşünüyorum.
Geçen hafta “Kutsal Geyiğin Ölümü”nü izledik orada. Kupada çay alıp içeriye girebiliyorum. O filmi merak eden insanlarla orada bulunmaktan ve bir kültür hizmetine katkı bulunmaktan dolayı mutlu oluyorum.
Ölmezse, ölene kadar gidebileceğim her filme gideceğim orada…
Yaşasın Yeşilçam!