Bence duygusallık, “çoğunlukla” zararlı bir şeydir. Mart ayında Çanakkale Savaşları’yla ilgili insanların düşüncelerini okudum. Çoğuna katılmadım. Kendi düşüncelerimi açıklamak için süre geçmesini bekledim ki “duygusallık” gelip beni dövmesin. ÇS, 1. Dünya Savaşı içerisinde gerçekleşmiş bir savaştır. 1. Dünya Savaşı ise asıl olarak İngilitere ve Almanya’nın savaşıdır. Diğer devletler gönüllü veya zorunlu bir şekilde bu iki devletin peşine takılmışlardır. Rusya ve Fransa belki kendi emellerini gerçekleştirmek için bir şeyler tasavvur etmiş olabilirler. Bu savaşa, Enver Paşa’nın kişisel oldu-bitti’siyle dahil olan Osmanlı Devleti, o tarihte Lenin’e göre Almanya’nın “yarı-sömürgesi”dir. Anti-emperyalizm, tanımı bu savaş için fazlasıyla iddialı kaçmaktadır bana göre. Sonuçta, Emperyalizmin bir numaralı temsilcisi İngiltere bir planını devreye sokamamıştır ama bu, o savaşı verenleri “anti-emperyalist” yapmaz. “Anti-emperyalist olmak için anti-kapitalist olmak gerekir” gibi başlangıç seviyesi bir bilgimiz olması gerekir. Türkiye tek başınayken İngiltere’ye gider yapabilmiş midir? Hayır…Orada ölenlere saygısızlık yapmak niyetinde değilim. Çok üzülüyorum orada, profesyonel asker olmayıp da ölenlere. Sayıları da inanılmaz abartılıyor. 50 bin sayısı bence inandırıcı. Sayılar önemli mi diyeceksiniz? Önemli oluyor çünkü burada “milyonlarca kişi şehit oldu” deyip efsaneleştirme yapıyorlar. O efsaneler zaten belimizi doğrultamamıza sebep oluyor. Biz derken “tüm ezilenleri” kast ediyorum. Evet, her şeyden olduğu gibi ÇS’den de efsane üretiyorlar ve bu, çok zararlı. Aynı zamanda bu, siyasi bir şey. Türkiye’de 200 yıldır muhafazakar elitlerle, modern/Batıcı elitlerin yaşam tarzı ve devlet yönelimi kavgası var. Bir taraf Kurtuluş Savaşı’nda kendilerine ait bir şey göremediği için buna sarıyor ve en yakın efsaneyi buradan türetiyor. Evliyalar gökten inmiş de savaşmış falan…Diğer taraf da boş durmuyor. Efsaneyi sana yedirmem diyor. O da başlıyor sıkmaya. M. Kemal’in en önde süngü savaşına girdiğini yazıyor. Çanakkale’yi beş sene sonra yürüye yürüye geçtiler. Peki, Çanakkale 1915’te geçilseydi ne olurdu? Bu, yanlış bir soru. Bence şöyle düzeltilmeli: 1. Dünya Savaşı’nı bir taraf net ve kesin bir şekilde kazansaydı ne olurdu? Örneğin İngilizler (ve dolayısıyla Ruslar) savaşı siyasi, askeri ve ekonomik olarak çökmeden kazansalardı ne olurdu? O zaman adımız Hans mı olurdu? (Bu klişedeki mantık hatasına girmiyoruz. Keşke tek mantık hatası bu olsaydı.) Ruslar ve diğerleri, Anadolu’daki Müslümanları gerçekten de Orta (Doğu-Asya)ya kovalarlardı ve kimsenin de bunu durdurmaya gücü yetmezdi. İngilizleri ve Rusları bunu yapmaktan alıkoyan şey ÇŞ değildi başlı başına. Almanya’nın gücü ve Amerika’nın erteleyici politikalarıydı.
Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Yeşil Peri Gecesi 15 Aralık 2024
- Ferdi Tayfur Türkiye’dir! 7 Ekim 2024
- Toza Sor 23 Haziran 2024
- “Güven” 15 Nisan 2024
- Her Şey Sınıfsal Mı? 14 Nisan 2024
Bazı Eski Yazılarım