Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Sosyal Medya Devrimi 26 Şubat 2025
- Yeşil Peri Gecesi 15 Aralık 2024
- Ferdi Tayfur Türkiye’dir! 7 Ekim 2024
- Toza Sor 23 Haziran 2024
- “Güven” 15 Nisan 2024
Bazı Eski Yazılarım
Kategori arşivi: Film
“Fearless” (1993)
Daha önce birçok yazımda “The Big Lebowski/Büyük Lebowski”ye olan hayranlığımı belli etmiştim. Big öyle bir filmdir ki ve ondaki karakterler öyle karakterlerdir ki hayatınızın geri kalanına damga vururlar. Gün içerisinde başınıza gelen birçok şey size filmden bir sahneyi veya bir … Okumaya devam et
90lar, Fearless, Film, Jeff Bridges, Oyuncu, the big lebowski kategorisine gönderildi
Yorum yapın
Jim Jarmusch filmleri 2
Night on Earth (Trailer) – Funny bloopers are a click away “Night on Earth/Yeryüzünde Bir Gece”91 tarihli bu film Los Angeles, New York, Paris, Roma ve Helsinki’de (geçen hafta oradaydım) taksi şoförlerinin müşterileriyle yaşadıkları ilginç maceraları anlatıyor. Benigni’li Roma bölümü … Okumaya devam et
90lar, Armin Mueller-Stahl, Dead Man, Film, Ghost Dog: The Way of the Samurai, Indie, Jim Jarmusch, Night on Earth, Parıltı, Roberto Benigni, Shine, Winona Ryder, Yönetmen kategorisine gönderildi
Yorum yapın
Gereksiz ama ilginç bir film
İçinde bir çok ilk barındırıyor “Moral Bozukluğu ve 31”. Üç yönetmenli en başta: Ali Yorgancıoğlu, Gönenç Uyanık ve Uluç Ali Kılıç beraber yönetmişler filmi. Kolaj çalışması gibi filmleri saymazsak üç yönetmenli bir film hatırlamıyorum ben. Filmin en ilginç özelliği internetten … Okumaya devam et
Film, Judd Apatow, Milenyum, Moral Bozukluğu ve 31, Türk Sineması kategorisine gönderildi
Yorum yapın
“Küçük Kıyamet” (2006)
“Vavien“i izledikten sonra Taylan kardeşleri dikkatle izlemek gerek diye düşünmeye başlamıştım. İlk filmleri “Okul”u da bazılarının yaptığı gibi yerden yere vurmamıştım. Vavien‘deki muhteşem performanstan sonra “Küçük Kıyamet”i izlemek kaçınılmaz olmuştu. Bu filmi de beğenmeyenler, yerden yere vuranlar var, fakat ben … Okumaya devam et
Film, Korku Sineması, Küçük Kıyamet, Milenyum, taylan biraderler, Türk Sineması, vavien, Yönetmen kategorisine gönderildi
Yorum yapın
“Soul Kitchen” (2009)
Bir önceki yazımda bahsettiğim minimalist sinemanın tam karşısında duruyor formalist sinema. “Requiem for a Dream/Bir Düş İçin Ağıt” gibi kameranın bir dakika durmadığı, sürekli bir ekşın halinde olan hikaye kurgusu. Fatih Akın da bu türün önemli temsilcilerinden biri. Son filmi … Okumaya devam et
Aşka Ruhunu Kat, Bizim Kafe, Duvara Karşı, Fatih Akın, Film, Gegen die Wand, Milenyum, Requiem for a Dream, Sinema dergisi, Soul Kitchen, Trees Lounge kategorisine gönderildi
Yorum yapın
“Orada” (2009)
Bu tür reunion (tekrar bir araya gelme) filmleri bana “The Big Chill” veya “The Bridges of Madison County/Yasak Aşk”ı hatırlatıyor. Bu arada görüldüğü üzere film adları yazma formatında değişiklik yaptım. Eski haliyle yani: The Bridges of Madison County (Yasak Aşk, … Okumaya devam et
Clint Eastwood, Film, Hakkı Kurtuluş, Melik Saraçoğlu, Milenyum, Orada, The Big Chill, The Bridges of Madison County, Türk Sineması kategorisine gönderildi
Yorum yapın
“Tystnaden” (1963)
Ingmar Bergman ile tanımlanamaz dostluğumuz devam ediyor. Kendisini dahi mi buluyorum yoksa evrenine girmekte zorlanıyor muyum emin olamıyorum. Evet Persona (1966) olağanüstü bir filmdi benim için ama Tystnaden (Sessizlik) ve izlediğim diğer bir kaç filmi benim için zorlayıcı filmler oldular. … Okumaya devam et
60lar, Film, Ingmar Bergman, Minimalist sinema, Persona, Sessizlik, Sinema dergisi, Tystnaden, Yönetmen kategorisine gönderildi
Yorum yapın
Yeme bizi Ridley dayı
Aslında benim de kabahatim var. Pek fazla araştırma yapmadan gittim filme. Robin Hood‘un (Ridley Scott, 2010) nasıl Robin Hood olduğunu anlatıyor film. Bir sürü gereksiz diyalog ve tarihin arka odaları. Kimin umrunda? Gladyatör tarzında bir filmi izlemek istemiştim ben. Umduğumu … Okumaya devam et
2010lar, American Gangster, Film, imdb, Ridley Scott, Robin Hood, Russel Crowe kategorisine gönderildi
Yorum yapın
“Tatil Kitabı” (2008)
Bayılırım böyle filmlere. Indie’ler yani. Sıradan insanların sıradan hikayeleri. IMDB’de bir Hollandalı yorum yapmış: bazen bir film karesi 1000 kelimeden daha etkilidir. Tatil Kitabı (Seyfi Teoman) ise 1000 karede bir kelime söylüyor. Çok doğru bir yorum. Silifke’li bir ailenin kendileri … Okumaya devam et
Film, Indie, Milenyum, rıza, Seyfi Teoman, Tatil Kitabı, tayfun pirselimoğlu, Türk Sineması kategorisine gönderildi
2 Yorum
“Antichrist” (2009)
Lars von Trier’ın bu filmi çekmeden önce iki ay kadar tımarhanede kaldığını ve Cannes’te ekümenik jüri tarafından kadın düşmanlığı suçlamasıyla kınandığını öğrenince içimde izleme isteği depreşti. Lars von Trier’ın çok çok önemli bir yönetmen olduğunu düşünenlerden değilim. Ses getirmemiş bir … Okumaya devam et
Antichrist, Film, lars von trier, Milenyum, The Last Temptation of Christ, Willem Dafoe, Yönetmen kategorisine gönderildi
2 Yorum