“Bazı ırkların var olmaya hakları yok. Siz aşağı ırklar komünizm mikrobunun yayılmasına sebep oluyorsunuz. Bu yüzden var olmaya hakkınız yok.”
1985 tarihli Sovyet filmi “Come and See/Gel ve Gör”de böyle diyor Nazi subayı.
Bu albümde nice 2. Dünya Savaşı ile ilgili film var. Hemen hemen hepsi de Sovyet yapımı. Bu yazıların birçoğunda aynı cümle var: İnsanlık tarihinde Sovyet insanının 2. Dünya Savaşı esnasında yaşadığı trajediden daha büyük bir trajedi yoktur.
Trajediler arasında kategorizasyon mu yapıyoruz? Tam olarak öyle değil. Elbette tek bir kişinin trajedisi o kişi için dünyanın en büyük trajedisidir ancak sayılar bana göre her yerde her zaman çok çok önemlidir. 25 milyon vatandaşını kaybeden Sovyetler Birliği’nin trajedisi sadece insan hayatıyla da ölçülmemelidir. Sosyalizmin bazı paha biçilemez kazanımlarını da Nazi zulmü altında kaybetmiştir bu onurlu halk.
O yüzden hala aynı metanetle anarlar. Sosyalizme ihanet ettikleri ve mecbur olmadıkları halde onu çökerttikleri halde hala Kızıl Ordu’ya minnetle bağlıdırlar.
2. Dünya Savaşı ile ilgili eşek yüküylen film izledim ama “Gel ve Gör”den daha iyisini görmedim. Bu trajediyi bu film kadar etkili anlatan başka bir film olamaz.
Anketlerde Sovyetler Birliği (Rusya)nın en iyi filmlerinden çıkmaktadır. Aynı zamanda en iyi savaş karşıtı filmlerden de biridir.
Bu savaş karşıtı film adlandırması biraz sorunlu. Dünyadaki savaşların kaynağı olan emperyalizme “azcık öte git” bile diyemeyen filmleri savaş karşıtı filmler olarak yansıtıyorlar. Böyle olmamalı. Bir film, emperyalizme işaret etmeden, savaş esnasındaki dağılmış insan psikolojilerini başarılı bir şekilde yansıtsa bile, savaş karşıtı film diye adlandırılmamalı. Bazı örneklerde emperyalizme yalamalık yapan filmleri bile bu kategoriye sokuyorlar.
“Gel ve Gör” Belaruslu bir çocuğa odaklanıyor. Küçük yaşına rağmen Partizanlara katılıp gerilla mücadelesi vermek istiyor çocuk. Bunu başarıyor da. Sonra çocuğun tanık olduklarını anlatıyor film.
Ama ne anlatmak!
Herkesin göğüsleyemeyeceği bir atmosferi var filmin. O trajediyi içindeymiş gibi olmasa da ona yakın izliyorsunuz.
Nazilerin akıl almaz işkenceleri çocuğun gözünden tüm çıplaklığı ve iğrençliğiyle perdeye yansıtılıyor.
Bu filmin 1985 yılında çekilmiş olması insana acı veriyor. Sosyalizmi ne bedeller ödeyerek kazandılar ama bu filmden altı sene sonra elleriyle kapitalizme verdiler. Hem de tek bir kurşun atmadan.
Daha büyük bedeller ödenmesi pahasına daha iyisini kurmak zorundayız. Gelin, çalışın, hep beraber görelim.