Futbolun en önemli organizasyonlarından olan FIFA Dünya Kupası sona erdi.
13 Mayıs’ta bu blogda Erken Dünya Kupası yazısı başlıklı bir yazı yazmıştık. Tahminlerimiz büyük oranda tuttuğu için başımızı göğe ermiş sayabiliriz. Son 16 belli olduğunda yaptığımız kurgu harfi harfine tuttu. Umarız siyasi öngörülerimiz de bu şekilde başarılı olur.
ALMANYA (ATIN İNTİKAMI)
Brezilya’nın beş şampiyonluğu vardır. Ondan sonra dört şampiyonlukla Almanya gelir ama 20 dünya kupasında 13 yarı final oynamak çok şey anlatıyor. Ve sekiz de final. Neredeyse her iki finalden birinde karşınızda görüyorsunuz Almanya’yı. Futboldaki en etkili güç Almanya’dır. Hiçbir zaman saçmalamazlar. 2006 yılında başlattıkları “göçmen oyuncu” hamlesi nihayet sonuç verdi. Aslında çok daha önce ve birkaç kez sonuç verebilirdi ama önceki yazımızda değindiğimiz İspanya/Barcelona’ya denk gelmişlerdi. Bize göre bu genç, dinamik ve yaratıcı Almanya, bir sonraki Avrupa Şampiyonası’nın da Dünya Kupası’nın da favorisidir.
ARJANTİN
Bir önceki yazımızda “underdogs” adaylarından Arjantin finale çıktı ve kaybetti. Messi’nin kişisel çabalarıyla finale çıktılar. Messi bize göre gelmiş geçmiş en iyi sporcu ama bu seneki sakatlıktan sonra bir türlü eski etkinliğine ulaşamadı. Fiziksel olarak da güçlü görünmüyor. Koca koca adamların yıkamadığı Messi bir omuzda kendisini yerde buluyor. Messi’nin ölüsü değil de dirisi olsaydı bu finali alırdı diye düşünüyoruz. Yine alabilirlerdi. Almanya kesinlikle Arjantin’i finalde ezemedi hatta Arjantin daha etkiliydi ve kupaya daha yakın taraf gibi duruyordu. Çok ucuz bir şekilde kaybettiler. Bir sonraki finallerde 31 ve 35 yaşlarında olacak Messi’nin bir daha bu şansa ulaşması zor gibi gözüküyor. Bunun için Arjantin’in bu sürede üç, dört süper yetenek ortaya çıkarması gerekecek.
İSPANYA
Her güzel şeyin bir sonu vardır. Bir nebze diyalektik bir yaklaşım. Zaten klişeler çok sık görülmezlerse klişe olamazlar. 2008 yılında piyasaya çıkan Guardiola’nın Barcelona’sı bu takımın Messi’siz milli takımı gelmiş geçmiş en iyi futbol takımıdır. Kilit oyuncuları Xavi ve Iniesta’nın yaşlanmalarıyla tarih sahnesinden yavaş yavaş çekiliyorlar. Rekorları geride bırakarak. Kaç atımlık barutları olduğunu göreceğiz demiştik, bu kadarını da beklemiyorduk. Şu anda Casillas 33 yaşında. Aslında bir kaleci için yaşlı değil. Fakat Mourinho’nun onu bir maçta yedek bırakması psikolojisini allak bullak etti ve toparlayamadı. Gelmiş geçmiş en iyi kalecilerden biridir ama toparlayamıyor işte. Hollanda maçında yaptığı bir hata İspanya döneminin sonunu getirdi. Çok uzun yıllar İspanya’yı kupa kazanırken göremeyeceğiz gibi duruyor.
BREZİLYA
Herhangi bir üst düzey futbol turnuvasında, yarı finalde yedi gol atılması görülmüş şey değildir. Üstelik Almanya esnaflık yaptı. Koskoca Brezilya’ya hem de kendi evinde istese 10 atabilirlerdi, terbiyesizlik yapmadılar. Böyle saçma sapan sonuçları ilerleyen yıllarda daha çok görebiliriz. Yani daha çoktan kasıt üç dört senede bir saçma sonuç. Bu da futbolcuların maruz kaldıkları psikolojik basıncın artmasıyla doğru orantılıdır. Normalde bu basıncın etkisiyle aşırı derecede konsantre oyuncular görüyoruz ve eleme maçları kontrollü, sıkıcı ve az gollü geçiyor. Fakat dediğimiz gibi bunun da patlayacağı anlar vardır ve önümüzdeki yıllarda, önceden on senede bir gördüğümüz saçma sonuçları üç dört senede bir görebiliriz. Brezilya’nın ihtiyaç duyduğu süper star Neymar mıdır diye sormuştuk. Potansiyeli var demiştik. Büyük oranda sorunun cevabı evet ama sakatlanması soru işaretlerinin tam olarak giderilmemesine sebep oldu.
İTALYA
İtalya finale gelirse futboldan istifa edeceğimizi söylemiştik. Çünkü hep bunu yaptılar. Hiç favori olmadıkları halde yarı finaller, finaller oynadılar. Şampiyon da oldular. 2006 şike skandalı ve İtalya’nın yaşadığı ekonomik kriz onları geri dönülmesi çok zor bir yola soktu. Zor toparlarlar.
GOL REKORU
Messi’nin kıramayacağı tek rekor olan Dünya Kupası en skorer oyuncu rekorunu kırmaya aday üç futbolcu var demiştik. Klose, Müller ve Neymar. 36 yaşınaki Klose 16 golle rekoru kırdı. Fakat bu rekor onda uzun süre kalmayacaktır. 25 yaşındaki Müller 10 gole ulaştı. 22 yaşındaki Neymar da 4 gol attı. Bunlardan biri bu rekoru kıracaktır.
EŞİTSİZ GELİŞİM
Futboldaki eşitsiz gelişim yasası kapitalizm devam ettiği sürece geri döndürülemeyecektir. Yani bir Asya, Afrika veya Kuzey Amerika takımı sittin sene Dünya Kupası’nı kazanamaz. Çok büyük tesadüfler gerekir bunun için ve elli senede bir olur. Son elli senede Almanya, Brezilya, Arjantin, Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere ve Hollanda dışında finali gören bir ülke takımı yok. Bu çok şeyi anlatıyor.
24 TOTEMİ
Üç takım 24 sene sonra şampiyon oldu. Brezilya 1970-1994, İtalya 1982-2006, Almanya 1990-2014. Bu totem tutarsa 2022’de Fransa’nın, 2026’da Brezilya’nın şampiyon olması lazım. İnanmıyoruz tabi. Materyalistiz.
KOMÜNİST BİR DÜNYADA DÜNYA KUPASI
Brezilya’daki tüm protestolara rağmen görüldü ki Dünya Kupası’nın sahip olduğu bir meşruiyet ve sempati var. Komünist bir dünyada dünya kupası elbette olmaz, onun yerine insanın yaratıcılığını tam anlamıyla ortaya çıkaracak spor aktiviteleri olacaktır fakat bu duruma ulaşana kadar birilerinin kestaneleri sobadan almaları gerekecek. Neyse ki biz bunu göremeyeceğiz. Yarın bütün dünya sosyalizme geçse bile biz yaşayanlar komünist toplumu göremeyeceğiz. Dünya Kupası bizim hayatımızda her zaman var olacak. Kirlilikleriyle ve adaletsizlikleriyle. Ve de heyecanıyla. Bu bir hedonizm midir? Evet öyledir.