Açıkça söylemem gerekirse İran sinemasının durumunun Türkiye sinemasının durumundan daha iyi olduğunu düşünüyorum. Buradakinin aksine oldukça kısıtlı teknik imkânlara sahipler. Üstüne bir de buralarda -hala- olmayan çok baskın bir sansür mekanizmasına sahipler. Buna rağmen evrensel temaları yakalayabilen oldukça başarılı filmler çekiyorlar. Türkiye’de bunlardan yok denecek kadar az çekildiğini de eklememiz gerekiyor.
Bu değerli filmlerin yaratıcılarından biri de “Daire”, “Ayna”, “Kanlı Elmas” gibi harika filmlerin yönetmeni Jafar Panahi. Kendisinin 2006 tarihli son filmi “Ofsayt” kadınların futbol düşkünlüğü üzerine başarılı, ilgi çekici, hoş bir film. Neden bu kadar eski bir “son filmi” var derseniz, kendisinin şu anda hapiste olduğunu söylememiz gerekli. Rejim karşıtı faaliyetlerinden dolayı altı sene hapis ve yirmi sene film çekmeme cezasına çarptırılmış durumda. Yanlış okumadınız.
Filmden öğreniyoruz ki “devrimden” önce İran’da kadınlar stadyumlara girebiliyorlarmış. Filmde de iki üç genç kadın, erkek kılığına girerek stadyumda maç izleme uğraşı içerisine giriyorlar. Film gerçek zamanlı çekilmiş. Yani 2006 Dünya Kupası grup eleme maçlarından 8 Haziran 2005 tarihli İran (1) – Bahreyn (0) maçı oynanırken stadyumun kenarında çekilmiş. Bundan dolayı bazı teknik acemilikleri var. Kadraja giren bazı insanlar kameraya bakıyorlar örneğin. Veya bazı doğaçlama diyaloglar hikâyenin bütünlüğünü zedeleyebiliyor.
Yasak elma her zamanki gibi halkla devletin kolluk kuvvetlerini karşı karşıya getiriyor. Kahramanlarımız bir bir enseleniyorlar ve tribünün kenarında bir yerde askerler tarafından çembere alınıyorlar. Bu esnada yaşanılanlardan ve diyaloglardan, devrimin İran’daki kadınları getirip bıraktığı daha doğrusu fırlatıp attığı noktayı çok iyi gözlemleyebiliyoruz. Bir yandan maç oynanmaya devam ederken bir yandan da askerliğini yapan genç erkekler ve futbol izlemek için suça bulaşan genç kadınlar konuşuyorlar. Bu diyaloglarda evrensel temalar var. Panahi’nin diğer filmlerinde de mevcut olan sömürü mekanizmasının alttan alta eleştirilmesi söz konusu. Filmde mizahi bir tonun tutturulması, gol olmasıyla yaşanan coşku ve ortaya çıkan sahte bir umut atmosferi filmin eleştirel tonunu zedeleyen bir kıvamda değil kesinlikle. Film bitikten sonra gericiliğin futbola ve kadına ettiklerini aklınızdan çıkarmanız pek olası değil. Dolayısıyla egemenlerin böyle filmler çeken Panahi gibilere yirmi sene film çekmeme cezası vermeleri anlaşılmayacak bir tavır değil. Anlamak da yetmez. Bu tavırla mücadele etmek gerekir. Kadınların, futbolun ve genelde insanlığın özgürlüğü için..