İngiltere’den Deloitte adlı bir araştırma şirketi her sene futbol para ligi sonuçlarını yayınlar. 1997’den beri yaptıkları bu iş futbol ve para ilişkisi üzerine önemli ipuçları barındırır. Bu kirli ilişkiyi anlamak isteyen ve önemseyenler için tabi ki…
Bu sıralamanın marka değeri veya somut değer üzerinden değil de o sezon elde edilen gelirler üzerinden yapıldığını ekleyelim. Gerçi marka değeri yüksek olan kulüpler –doğal olarak- “başarılı” oluyorlar ve yüksek gelir elde ediyorlar. Bu gelirler ürün satışı, stadyum gelirleri ve yayın gelirleri üzerinden hesaplanıyor. Futbolcu transferleri hesaba katılmıyor. Zaten dünyada alıp satma üzerine bir düzen geliştiren Porto dışında kayda değer bir takım da yok. Takımları elinde tutan burjuvalar takımlarının iş yapmasını bekliyorlar. Takımlar ya para kazanacak (Arsenal) ya da burjuvaya meşruiyet, sempati kazandıracak (Chelsea, Manchester City).
Sonuçları değerlendirelim. 20 takım sıralanmış bu listede. 20 takımı tek tek değerlendirmektense ülke olarak değerlendireceğiz. Eğer o ülkedeki bir takım için bir şeyler söylemek gerekirse –ki gerecek- söyleyeceğiz.
BOĞA MI AĞA MI?
İspanya ile başlayalım. İspanya’dan Real Madrid ve Barcelona’yı çıkarıp aldığımızda pek bir şey kalmıyor. Liste de bunu yansıtıyor zaten. Bu iki canavar dışında listede bir tek 20. sırada bulunan Atletico Madrid var. Listeye girmenin koşulu 100 milyon avrodan fazla gelir elde etmek. 1997 yılında bunu sadece birinci Manchester United başarabilmişti. Real Madrid ise geçen sene ilk defa 500 milyon avroyu geçen takım olmuştu. Bu sene de 518’i kasaya attılar. Ayrıca Real Madrid marka değeri olarak da birinci sırada yer alan kulüptür. Barcelona da birkaç seneye 500 milyon avroyu geçecek gibi. Bu iki takımın karşılaşması dünyada 700 milyon kişi tarafından izlenmektedir. Senede ortalama beş, altı kez karşılaşan/karşılaştırılan bu takımların zirvede yer almasına şaşmamak gerekir.
İNGİLTERE UYANIKLIĞI
İngiltere ile devam edelim. Altı takımla listede en fazla takımı yer alan ülke. Dünyada birçok şeyi başlatan ülke olan İngiltere endüstriyel futbolu da başlatan ülke olmuştu. 1992’de Premier Lig adıyla profesyonelleşmeye giden İngiltere bugün neredeyse iki milyar avroluk bir yayın ihalesi çıkarabilmektedir. Son yapılan düzenlemelerle ihaleden kulüplere verilen parada önemli bir artış olacak. Ayrıca kanlı dolarlarını, rublelerini İngiltere kulüplerine hibe etmek isteyen önemli sayıda kapitalist vampir de bulunuyor. Üçüncülüğü Bayern Münih’e kaptıran Manchester United’ın düşüşü, Arap sermayesinin ihya ettiği City’nin yükselişi devam ediyor.
ŞAMPİYONLUKLARI DEĞİL REKORLARI SAYACAK
Listeye dört takım sokan Almanya’ya gelelim. İngiltere nasıl dünyada birçok şeyi başlatan ülke olmuşsa, Engels’e göre de Germen ırkının geç kalmak gibi bir tarihsel arızası vardır. Her şeyde olduğu gibi futbolda da geç kalan ama arayı kapatan bir ülkedir Almanya. Bayern Münih başkanı Uli Höness “Biz seyircileri sütü sağılacak inekler gibi görmeyiz. İngiltere’den farkımız budur.” demişti. Gerçekten de 10 avroya Bayern Münih maçı izleyebilirsiniz. Boş yer bulursanız tabi…2006’dan beri kapalı gişe oynuyor Bayern Münih. Diğer takımlar da çok farklı değil. Bir tür “sürümden kazanma” mantığı işletiliyor. Bu da lige heyecan katıyor. Bayern Münih’in ticari gelirlerde rekor kırması, stadyum inşası için çektiği kredinin bitmiş olması zaten kurulmuş olan hegemonyanın güçlenmesine sebep olacaktır. Bayern Münih’in iki sene üst üste şampiyon olamadığı dönem çok azdır. Bundan sonra endüstriyel futbol devam ettikçe bunun gerçekleşmeyeceğini düşünüyoruz. Dünyada Arap veya herhangi bir yabancı sermayeye asla ihtiyaç duymayacak takımdır Bayern Münih. Dünyanın efendisi olmaya doğru gitmektedir.
HALA İDARE EDİYOR
Ekonomik krizle boğuşan, büyük bir düşüş yaşayan İtalya hala dört takım sokmayı başarıyor. Bunu da tarihsel olarak elde ettiği üstünlük duygusuna bağlayabiliriz bir oranda. Stadyumların sahibi olmayan İtalyan kulüpler, bu kalemde çok az gelir etmektedirler ama ligleri hala dünyada ilgiyle takip edilen bir ligdir. Yayın gelirleri yüksek. Bir de uzun yıllar boyunca dünyanın en iyi, en popüler takımlarını çıkarmış olmaları (Milan, Juventus, Inter) hala önemli oranda ticari gelir elde etmelerini sağlıyor. Milan’ın, son yıllarda oldukça sıradan bir performansı olmasına rağmen, 20 milyon Facebook takipçisi vardır. Fakat somut maddi koşullar kendisini dayatır. Artık üst düzey futbolcuların tercih etmediği İtalyan ligi, ekonomik durgunlukla daha ne kadar üstlerde kalmaya devam edecektir?
KANLI DOLARLA GELEN “DEVRİM”!
Fransa’dan ise sadece bir takım var. Tahmin edileceği üzere Paris Saint Germain. Beşinci sırada. Deloitte bu gelişmeyi “la revolution/devrim” diye ifade ediyor. Vah ki vah! Arap sermayesinin kan damlayan dolarları bu kulübe akıtıldı. Onlar da marketten muz alır gibi bütün iyi futbolcuları attılar sepete. Önemli hiçbir tarihsel başarısı olmayan bu kulüp, gelirinin %66’sını ticari faaliyetlerden elde etmiş. Diğer takımların yüz milyonlarca avro ticari geliri nasıl elde ettikleri tartışmasından tamamen bağımsız değil ama bu bir müdahaledir. Biraz “daha” fazla sinir bozucudur açıkçası.
NE GÜZEL!
Listedeki önemli bir gelişme de Türkiye’den iki takımın ilk defa listeye girmiş olmasıdır. Daha önce Fenerbahçe ve Galatasaray tek başlarına bir kez Top 20’ye girmişlerdi. Bu sefer ikisi birden girdi. Hem de Galatasaray on altıncılık gibi yüksek bir yerden girdi. Beş büyük lig denilen İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya ve Fransa’dan takımların dışında 2005’ten beri ilk defa başka bir ülkenin iki takımı birden listeye girmiş. Bu sevinilecek bir şey midir? Bize göre değil. Futbolda para faktörü arttığı oranda oyun sevimsizleşiyor.
YENİ AKTÖRLER BELİRİYOR
Bir diğer ilginç gelişme de ilk defa Brezilya’dan bir takımın, Corintihias’ın listeye (yirmi dördüncü) girmesi. Bütün iyi hatta orta futbolcularını bile Avrupa’ya satan Brezilya’nın yerel bir takımının da para kazanmaya başlaması iyi okunmalıdır. Siyasi gelişmelerle hiçbir alakası yoktur denilemez.
Liste böyle. Bu oyunu çok seviyoruz ancak paranın, kapitalist reflekslerin her geçen gün bu oyuna daha fazla nüfus etmesi bizi rahatsız ediyor. Futbolun etki alan düşünüldüğünde bu gerçeklikte verilen, verilecek olan mücadeleler daha bir değerli oluyor. “Güzel oyunu” egemenlerin elinden geri almak için ileri!