Üniversite öğrencisiyken sınırlı olanaklarıma rağmen iyi bir albüm satın alıcısıydım. O dönemler müzisyenler albümlerden para kazanabildikleri için en geç iki senede bir albüm çıkarıyorlardı. Sonra internetin yaygınlaşması, şarkı indirebilme veya çevrim içi dinleyebilme olanaklarının alıp başını gitmesi sonucunda müzisyenler albümlerden para kazanamaz oldular. Yapımcılar da albüm yapmaya isteksiz oldular doğal olarak ve kendisini kanıtlamış müzisyenler dışında yeni albümü çıkan sanatçı sayısı oldukça düştü. Ben de gerek taşrada yaşamamın gerekse de internetin de kolayıma gelmesi sonucunda hem albümlerden haberdar olmamaya başladım hem de yeni albüm almaz oldum. Bugün size tanıtmak istediğim gruptan da bir arkadaşım sayesinde haberdar oldum ve evet albümlerini satın almadım…
Grup Abdal bir internet projesi olarak hayata geçmiş. Grup halk müziği icra ediyor ama bağlamayı nadiren kullanıyor. Bunun yerine gitar ağırlıklı bir icraya sahipler. Akustik gitar veya klasik gitar arpej yaparken bir klasik gitar da melodiyi çalıyor. Malum Anadolu müziği tonal bir müzik yani bir ana melodi parça içerisinde yer yer olmak durumunda. Bazı parçalarına yaratıcı introlar eklemişler. Bir kontrbas ve resimde görülen santur adlı müzik aleti de parçalara yer yer eşlik ediyor. Santurun adını bilmiyordum ve Google’a “tokmaklarla çalınan müzik aleti” diye yazınca buldum.
Solistlerdeyse durum biraz karışık. Opera kökenli Haluk Tolga İlhan baş rolde gibi. Daha sonra grubun gitaristi Ali Ekber Kayış’ı da bazı türkülerde vokalde görüyoruz. Ve kadın vokal olarak Burcu Sarak’ı görüyoruz. Bu üç vokal normalde halk müziğinde ender kullanılan sol, la, mi, re gibi kararlardan söylüyorlar. Bu tonların hakkının verilmesi de Abdal’ın kulaklarda bir değişik yansımasının açıklaması oluyor. Haluk Tolga İlhan’ı favori erkek vokallerim arasına sokmuş durumdayım. Gerçekten oldukça özgün, özellikli bir ses tonuna sahip ve zaten sesini çok başarılı kullanıyor. Burcu Sarak da az sayıda türkü seslendirmesine rağmen tam on ikiden vuruyor. Bu arada öğrenmiş bulunuyorum ki H. Tolga İlhan bir açıklama yaparak Grup Abdal’dan anlaşmazlık sonucu ayrıldığını, bu adla müzik icra etmeyeceğini, diğer grup arkadaşlarınınsa bu adla müzik icra ederlerse emek hırsızlığı yapmış olacaklarını beyan etmiş. Ve bunun üstüne Grup Abdal “Ozanca” adlı bir internet albümü yayınlamış. Gelişmelerin takipçisi olacağız ama birçok örnekten gayet iyi biliyoruz ki bir müzik grubunun temel unsurları bir kopuş yaşıyorlarsa genellikle o grup bir daha eski tadı vermiyor. Bu da kötü haber..
2011’de çıkan ilk albümlerini yani “Ervahı Ezelde” adlı albümü çok dinledim. Albümle aynı adı taşıyan ve klibi olan parça favorim. Birçok türkücüden dinlemiştim bu türküyü ama hiçbir Tolga İlhan’ın yarattığı etkiyi yaratmamıştı. Sonra “Gafil Gezme Şaşkın” adlı parça geliyor. Santurun bu parçada çok etkileyici bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Burcu Sarak’ın olağanüstü güzel yorumladığı bir Kıbrıs türküsü “Mağusa Limanı” da favorilerim arasında. Grup Kızılırmak’tan dinlediğimiz “Dün Gece Seyrim İçinde” adlı türküyü bence onlardan daha güzel yine Burcu Sarak yorumluyor. Aynur Doğan’dan dinlemeye alıştığımız “Zere” adlı Kürtçe türküyü de oldukça başarılı yorumluyorlar.
Peki abdal ne demek? Tarihte bazı tasavvufi anlamları mevcut ama günümüzde olumsuz bir anlamı var. Bir grup insanı tarif etmek için kullanılıyor abdal kelimesi. Ankara’da geçen çocukluğumdan bildiğim üzere Orta Anadolu bölgesinde göçebe yaşayan bir topluluk. Genellikle düğünlerde davul, zurna çalarlar. Oldukça esmer tenlidirler ve Çingene olarak da anılırlar. Ve hepimizin bildiği üzere aşağılanırlar. Hem sistem tarafından her türlü dışlanırlar hem de sisteme uyum sağlamadıkları, huzuru bozdukları, suça meyilli oldukları gerekçesiyle sevilmezler. Çok geniş bir coğrafyada genelde Çingene diye bilinen bu topluluklardan mevcuttur. İşte Orta Anadolu’da bu halklara abdal adı verilir. Çok başarılı müzisyenleri vardır. Bunların en bilinen örneği Neşet Ertaş’ın şu türküsünün sözleri işin sınıfsal boyutuna da gayet iyi özetliyor bence.
Neden belli değil baharın gışın
Var mıdır sormazlar ekmeğin aşın
Zengin isen ya bey derler ya paşa