“The Truman Show/Truman Show” adlı bir film vardır. Kimsesiz bir bebek, bir televizyon yapımcısının eline geçer ve bu yapımcı bu bebek için dev bir stüdyo inşa eder. Bir dünya inşa eder demek daha doğru olacaktır. Yıllar boyunca Truman’ın yaşadığı bu kurgusal hayat, bir televizyon şovu olarak milyonlara izletilir, satılır. Truman’ın yaşamı paylaştığını düşündüğü bütün bireyler birer maaşlı aktördür aslında. Annesinden, babasına; eşinden, dostuna…
İspanyol futbol takımı Sporting Gijon’un oyuncusu Javier Povez Gomez’in “hepimiz kandırılıyoruz” demecini görünce “Truman Şov” adlı filmi hatırladık. Yoksa bugün futbol diye bize izletilen şey, maaşlı aktörleri olan bir kurgu mu? O kadar abartmaya gerek yok ama bir kurgu olduğu gerçek. Eşitsizlikler üzerine kurulmuş, sürprize aslında çok da yer olmayan, bir “yönetmen” (sermaye düzeni) tarafından idare edilen bir dükkân. Real Madrid ile Barcelona’nın, İspanyol futbolu televizyon gelirlerinin yarısını almaları sonu belli bir film değil de nedir? Bu örnekleri bütün kapitalist ülkelerin futbol sisteminde bulabilirsiniz. 20, 30 yılda bir “Anadolu mucizesi”, “Porto mucizesi”, “Yunanistan mucizesi”, “Valencia mucizesi” gibi “sürprizler” de yaşanırsa deymeyin keyiflerine!
Kimdir Javi Povez ve tam olarak ne demiştir? 1986 doğumlu bir İspanyol futbolcudur. En son birinci lig takımlarından Sporting Gijon’un formasını giyiyordu. Dünya üzerinde milyonlarca genç futbol oynuyor. Hepsi önemli yerlere gelmek istiyor. Dolayısıyla herhangi bir üst düzey ligde kendisine yer bulabilmiş bir futbolcu mutlaka çok iyidir. Yedek kalsa bile, milyonlarca kişiyi eleyerek oralara geldiği için çok iyi olduğu gerçeği yadsınamaz. Yani o dalga geçilen Sarbi’ler, Selçuk’lar, Maldonado’lar falan halı sahada karşımıza çıksalar, ayaklarından top alamayız. Her topu doksana asarlar. Javi Povez de İspanyol birinci ligine transfer olduğuna göre mutlaka çok iyi bir futbolcudur ve de çok iyi para kazanmış olmalıdır.
2011 yılında, çok iyi para kazanırken futbolu bıraktığını açıklamıştır. Tam olarak şöyle demiştir: “Futbolun içinde kalmaya başladıkça her şeyin parayla ilgili olduğunu görüyorsunuz. Bu çok acı bir şey. Ben küçükken bu oyunu büyük bir sevgiyle oynardım. Ama şimdi farkına varıyorum ki futbolda her şey para demek. Bu futbol kirlidir ve hepimiz kandırılıyoruz.”
Messi’nin “solcu” olduğuna dair dedikodular vardı ve o konuyla ilgili bir yazı yazmıştık. Diyalektikte mutlak kesinlik diye bir şey yoktur ama bu kadar genç yaşta bu kadar fazla para ve popülerlik kazanan bu adamlardan tutarlı, etkili, yönü belli bir solculuk beklemenin çok da gerçekçi olmadığını düşündüğümüzü yazmıştık. Javi Povez’in bu tutumu onurlu bir politik çıkıştır ama bu düşüncemizi değiştirmiyor. Çok tekil kalan bu örnekler, günümüzdeki futbolun ideolojik etki alanını zayıflatmaktan henüz uzak. Burjuva ideolojisinin etki alanının daraldığı, sol siyasetin etkinliğini arttırdığı oranda bu örnekler çoğalabilir ancak.
Povez’in bu onurlu çıkışı unutulmayacaktır ve futbol özgürleştirilince Povez’in hakkı mutlaka yeterince teslim edilecektir. Belki bir stadyuma adı verilecek, belki de adına bir turnuva düzenlenecektir. Hatta bu işin Povez’in futbola tekrar dönebileceği yaşlarında olması da “ütopya” değildir. En güzeli bu olurdu. Çok sevdiği bu güzel oyunu, katil sömürücülerin ellerinden alıp tekrar ait olduğu özneye yani Povez’in de bir parçası olduğu halka vermek…