En başta…İlk olarak sorgusuz sualsiz öne sürebilirim ki…Her şey bir yana bu bir yana…
Sosyalizmden, sosyalistlerden, sosyalist örgütlerden, geçmişte yaşanmış ve hala yaşanmakta olan reel sosyalizm deneyimlerinden; kusursuzluğun, yüzde yüz tutarlılığın, her zamanda ve her koşulda başarılı olmalarının, herkesi tatlı dille ikna etmelerinin beklenilmesi!
Yukarıdaki paragrafı bir daha okuyalım lütfen.
Bu tartışmayı yüz bin kere falan yapmışımdır. Ben tartışmayı ısrarla kapitalizmin tarihsel gayrı meşruluğuna getirmeye çalıştıkça karşımdakiler ısrarla ve büyük bir motivasyonla “hata” bulma işine odaklanıyorlar. Bütün tarihsel tezleri bir tarafa bırakıp “hata da hata” diye adeta kendilerinden geçiyorlar. Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Sonra ben hataları görmezden gelen, cemaat mantığıyla bir şeye bağlı olan, hayata “tek taraflı” bakan bir deli oluyorum. Söz konusu olan kapitalizmse olaya beş taraflı falan bakamazsınız. Kapitalizm kapitalizmdir. Karşıysanız ciddi bir şekilde karşı olmanız gerekir.
Mükemmel bir sosyalizm, bütün problemleri tereyağında kıl çeker gibi halledecek bir sosyalizm yoktur. Olamaz da. Madem sosyalizme ilgi duyuyoruz onun düşünsel arka planın oluşturan diyalektik düşünme mantalitesini bir kavramaya çalışalım bir zahmet. İşin aslının da böyle olmadığı görülecektir. Şu anda Türkiye’de sosyalizm, somut boyutları bir tarafa itilip iyi bir insan özelliği olmaya indirgenmek isteniyor. Buna karşı uyanık olmalıyız.
Kusursuzluk arayışçıları (perfection seekers) siyasetin hele de iktidar mekanizmasını elinde tutmaya çalışan siyasetin ne kadar zor bir şey olduğunu göz ardı ediyorlar bana göre. Bu tutum; boş, beylik laf etmeye kadar savrulabiliyor. Geçmişte reel sosyalizm deneyimlerinin hangi başlıklarda ne kadar zorluklar yaşadıklarını, bu zorlukların üstesinden gelmek için ne kadar da az zaman ve olanağa sahip olduklarını hiç düşünmüyorlar. Karşı devrimci blok diye kabaca tarif edebileceğimiz mekanizmanın gücünü ve harekete geçme hızını, potansiyelini hesaba katmıyorlar. Bunları yapmadan “hata” arayışına girersek –ki sözüm onlaradır- kusura bakmayalım oyunun bir parçası haline geliriz. Bu hesabı yapmadan “şiddete” odaklanırsak aslında hiçbir şey mi desem saçma sapan bir şey mi desem, akıllıca davranmış olmayız bana göre.
Savaşsız bir dünya istiyorsak onun için savaşmak zorundayız.
Reel sosyalizmi korumak zor, ona giden yolda mücadele etmek de zor. Türkiye gibi zor ve tuhaf bir coğrafyada AKP gibi zor bir iktidar altında sosyalizm mücadelesi verenlerden kusursuz bir profil sergilemelerini beklemek haksızlık. Biz, bir birey olarak kimiz ki bir sosyalist parti bizim bütün kişisel beklentilerimizi yüzde yüz karşılasın? Biz tekrar kimiz ki de o parti kusursuz ve başarı garantili bir yola girmiş olsun, biz de 85. dakikada oyuna girelim?
Siyasette kolun kırıldığı ve yenin içinde kalacağı bir dönem hiç mi olamaz? Olamaz diyen bulutların üzerinde uçuyor demektir.
Ya bak yine sinirlendim! Bana bu cümleleri kurdurmaya ne hakkınız var? Oysa benim söyleyeceğim çok önemli şeyler var. Bunları bırakıyoruz sizin yüzünüzden hep olumsuzluklardan ve bunların meydana gelme olasılıklarından bahsetmek zorunda kalıyoruz.
Sonuç 1: Bu yazdıklarımdan, hiçbir şeye özen göstermeyeceğiz, hiçbir şeyden ders almayacağız, spontane gideceğiz, hep başarısız olacağız, her şeyi yüzümüze gözümüze bulaştıracağız, güçlenince herkesi öldüreceğiz anlamını çıkaranlara gerçekten teessüf ederim.
Sonuç 2: Sosyalizme de Sinek 2’li muamelesi yapmayalım bu arada. Geçmişteki reel sosyalizm deneyimleri milyonlarca insan için rüya gibi bir şeydi (hemencecik, bazı burjuvalar için de örneğin Rusya’da tarımsal ürünleri ve büyükbaş hayvanları verip, gidip fabrikalarda çalışmak konusunda direnç gösterenler için kabus gibi bir şeydi demeyin lütfen.) Türkiye gibi kapitalist ülkelerdeki işçi sınıfının rüyasında göremeyeceği kazanımlara sahiplerdi. Bugün Küba’da her çocuğun, her gün kapısının önüne taze sağılmış, cam şişede bir şişe süt gelir örneğin. Ama 1960’larda eşcinsellere baskı uygulamışlar…Dünyadaki her coğrafyada ortalama %10 olan engelli sayısı orada %5.7. Ama otomobiller eski…Dünyada psikiyatr kliniğine en az başvuru oranı orada. Ama tek parti iktidarı var…
Sonuç 3: Sosyalizmin ve sosyalist olmanın büyük bir irade ortaya koyma örneği ve siyasal müdahale olduğunu asla aklımızdan çıkarmamız lazım. Bunun karşısında da her türlü aygıtla harekete geçmek isteyen kalleş bir düzen olduğunu da…Durup dururken veya güzel sözle veya iyi niyet dileklerini göndererek somut gerçeklerin üstesinden gelinemez.
Bu konu çok uzadı. Bu konuya önümüzdeki yıllar içerisinde sık sık geri döneceğiz nasıl olsa.
Diğer davranış başlıklarını yazmaktan vazgeçtim. Vaktim yok. Onlar da; A) Yanımda sigara içilmesi, B) Aramalara dönülmemesi, C) Dini söylemleri, ritüelleri sanki herkesin dünyasında varmış gibi dayatmak, D) Bir sanat icra edilirken saygısız davranmak ve E) Akıllı telefonla ilgilenme konusunda işin bokunun çıkarılması idi.
Bunlara bu yazının ikinci bölümü olarak başka bir gün devam edelim. İyi günler.