Yanlış 1: Dil öğrenmek için illa o ülkede yaşamalı… Bu cümleyi çok sık duymuşuzdur. Dil öğrenmek için illa o ülkede yaşanmalıymış. Hemen oradan kafasını kaldıran Bay Abaza ise “Dil dile değmeden dil öğrenilmez!” özlü sözünü yetiştirir. Neyse onu boş verelim de diğer gruba odaklanalım. Bu kişiler muhtemelen bir şekilde, birkaç sene yurt dışında bulunmuş bir insan görmüşlerdir ve onların nasıl da iyi “konuştuklarına” tanık olmuşlardır. Bizim itirazımız oraya değil zaten. Dil öğrenmek derken hangi dil öğrenmenin kastedildiği net olmalı. Tek bir dil öğrenme yoktur. İki tip dil öğrenme vardır: birincisi o ülkeye gidip sosyal hayata karışarak o ülkede yeteri kadar vakit geçirerek dil öğrenme şekli, ikincisi de bizler gibi iradeyle yani kursla, dersle, çalışarak dil öğrenme şekli. Bu ikisi çok farklıdır. Bir insan mülteci, işçi, öğrenci veya ikinci sınıf vatandaş olarak dilini bilmediği bir yere giderse ve sosyal hayata dâhil olursa o dili öğrenmemesi için mal olması gerekir. Bu saydığım koşullarda, 90 IQ’ya sahip her insan her dili öğrenebilir. Uzmanlar, dil öğrenmek için 1000-1500 saat nitelikli dil girdisine maruz kalmak gerektiğini düşünüyorlar. Bu sayı kişinin zeka seviyesine ve motivasyon düzeyine göre değişebilir. Türkiye’de günde 16 saat oto yıkamacıda çalışmak zorunda kalan bir Suriyeliyi düşünün veya günde 6 saat okula giden bir Suriyeli çocuğu. 3, 5 ayda bu süreye ulaşıyorlar. Dediğim gibi öğrenmemesi için mal olması lazım. İkinci tip dil öğrenmeye geldiğimizde yani irade, ders, kurs devreye girdiğinde, örneğin haftada sadece 8 saatlik kursla yetinen bir insana baktığımızda acayip bir şey görüyoruz. Ki haftada 8 saat gayet iyi ve pahalı bir süredir. Bu kişi kurs haricinde hiçbir şey yapmazsa 1500 saati 3,5 senede tamamlıyor. Bu girdinin ne kadar nitelikli olduğu da ayrı bir muamma. Dünyada 2 milyar kişi yabancı dil olarak İngilizce biliyor. Bunların çok az bir bölümü İngiltere’de veya Amerika’da yaşamıştır. İnsanlar o ülkeye gitmeden de çalışarak o dili öğrenebilir. Bakın tekrar söylüyorum, ça-lı-şa-rak… Gitar kursunda bir ayda beş akor öğrenerek 150 şarkı çalıp söyleyebilirsiniz ve ortamlarda prim kasmaya başlayabilirsiniz ama İngilizceyi bu kadar kolay öğrenemezsiniz.
Not: Bu seriyi bugün başlatmış oluyorum. 12 tane yanlış belirledim ve her gün bunlardan birini hafif provakatif, hafif arsız, hafif terbiyesiz üslubumla ele alacağım. Ama bu işi ciddiyetle yapacağım. İlgilenenlere duyurulur. Belirlediğim diğer yanlışlar şunlar:
*Gramer önemli değil. Sokaklarda gramere dikkat etmiyorlar.
*Gerçek anlamda ne kadar emek verdiğimi hesaba katmaksızın konuşmak istiyorum. Sadece konuşmak.
*Üniversiteye kadar İngilizce dersi alıyoruz, hiçbir şey konuşamıyoruz.
*Dil çocukken öğrenilir.
*Benim dil yeteneğim var/yok.
*Yabancı hocayla öğrenmek garantidir.
*Bizim kurs çok iyi. Tek bir Türkçe kelime kullanmak bile yasak. Kullanan tüm sınıfa çay ısmarlıyor.
*Anlıyorum ama konuşamıyorum.
*Bizim bir dayıolu var. 28 dil biliyor.
*Orta düzeyde İngilizcem var.
*Kelime ezberlemek lazım.