Bu yazı, filmi izlememiş olanlar için; filmin sağlıklı bir şekilde izlenmesini engelleyebilecek bilgiler içerebilir.
Bu filmin Amerika’da değil de Avrupa’da çekilmesini ve futbolla ilgili olmasını arzu ederdim. Serimizde yer almayı hak eden, ilgi çekici bir çalışma. Yönetmeni Cameron Crowe. Adını da yazalım ve işimize, gücümüze bakalım: “Jerry Maguire/Yeni Bir Başlangıç”.
İnsan tamamen samimi duygularla spor yapmaya başlamıştır. İnsanı spor yapmaya yönelten güdü kapitalistlerin uydurduklarının aksine insan doğasında yer alan rekabetçilik değil tamamen eğlenmektir. Düşmanlık üretmek için insan spor yapmamıştır. Burjuvazi iktidarı ele geçirdikten sonra işçi sınıfını baskılamak için elinden ne geldiyse yapmıştır. Sporun endüstrileşmesi de buraya oturmaktadır. İngiltere’de profesyonel ligin başlamasıyla Fransa’da başa bela olan Paris Komünü arasında nasıl bir ilişki vardır? Hiç yoktur diyemeyiz kesinlikle. Uzun bir süreçte spor bir meta haline gelmiştir. Aynı zamanda çok önemli bir ideoloji kalesi haline gelmiştir. Bugün sporun burjuvaziye sağladığı ideolojik destek oldukça kritiktir ve bu yüzden spor da bu kadar büyük bir maddi değere sahiptir.
Filmimizin kahramanı Jerry de bir menajer. Yani sporda kirliliğin en önemli yürütücülerinden biri. Bazı meslekler kapitalizm koşullarında yalan söylemeye çok müsaittir. Dinimizin, rızkın onda dokuzunu bahşettiği ticaret eylemi bu şartları oluşturur. Spor menajeri de sporun bezirganıdır. Jerry, hayatı yalan söylemek üzerine kurulu, sürekli alıp satan bir insandır.
Filmin başında bence biraz inandırıcılık sorunu barındıran bir arınma yaşar. Onca yıllık kirliliğe rağmen Jerry birden bu yolun yol olmadığına karar verir. Sistemi sorgulamaya başlar. Daha dürüst bir alternatifi anlattığı bir bildiri kaleme alır ve şirketteki diğer menajerlere ve yöneticilerine bu bildiriyi yollar. Tabi şirket de onu yollar.
Bundan sonra kendisi için var olma savaşı başlar. Aynı işi daha dürüstçe yapmak niyetindedir. Yanında yalnızca tuhaf ve vasat bir sporcu olan Rod ve Dorothy adlı bir sekreter vardır. Dorothy’yle olan yakınlaşması ve nihayet evlenmesi de Jerry’de yaşanan dönüşümlerle beraber okunmaktadır.
Bütün bunlar yaşanırken ve Jerry dibe doğru giderken, klasik Hollywood numaralarından olan işlerin birden düzelmesi ve her şeyin süt liman olması olayı yaşanır.
Sistemi bayağı zorlarken, kirliliği epeyce teşhir ederken filmin birden sistemle “müzakere sürecine” girmesi ve baltaları toprağa gömmesi keyifleri kaçırdı. Sonuçta ne değişti veya ileride ne değişecek soruları kaçınılmaz olarak akla geliyor. Jerry özel hayatında ve iş hayatında istikrarı sağlıyor ama başlardaki devrimciliği de sönümleniyor. Devrimcilikte barış diye bir kavram yoktur. Düşmanı savaşıp yenmek gerekir. Jerry bu savaşı veremiyor ve “müzakere süreci”nden eski Jerry olma ihtimali çok kuvvetli bir şekilde çıkıyor. Filmin ve yönetmenin böyle bir bakış açısı olduğunu hiç zannetmiyoruz ve yaşanılanları onlar açısından tutarlı kabul ediyoruz.
Yine de filmi izlemek ve o kirliliğe ait ilgi çekici durumları görmek faydalı ve eğlenceli olacaktır. Bunu yaparken, filmin ait olduğu dünyanın limitlerini akıldan çıkarmamak de elzemdir.