Bu yazı adı üzerinde kahvaltı yapma alışkanlıklarımızdaki değişiklikler ile ilgili.
Yazının ana fikri, bu değişiklikler, kapitalizmin gelişimiyle, üretim ve paylaşım ilişkilerindeki dönüşümlerle ve bu ilişkilerde bir türlü gerçekleşmeyen “köklü” dönüşümle doğrudan alakalıdır. Her şey için böyle düşünüyoruz zaten.
Türkiye’deki kahvaltı alışkanlıkları 15-20 yılda oldukça değişti. 15-20 yıl öncesine kadar toplumun büyük çoğunluğu güne kahvaltıyla başlardı.
Demleme çayın bulunduğu, peynirli zeytinli kahvaltıdan bahsediyoruz.
Artık toplumun büyük çoğunluğu her gün bu şekilde kahvaltı yapmıyor.
Burada bir kaç kriter var. Bu değişiklikleri kent merkezlerinde yaşayan insanlarda gözlemliyoruz daha çok. Çok önemli bir kriter de evde bulunan kadının çalışıp çalışmaması.
Son zamanlarda emekçi mahallelerinde ve de aynı şekilde kent merkezlerinde sayısı inanılmaz artan börekçiler, poğaçacılar, kır pideciler bu konuda yeterince açıklayıcı.
Vahşi bir sermaye partisi olarak AKP emekçi haklarına inanılmaz saldırılar gerçekleştirdi. Bir insanın hayatında birinci dereceden önemli olan çalışma sürelerini uzattı. Günde sekiz saatlik çalışma süresine sahip olanlar kendilerini şanslı hissetmeliler çünkü 10, 12, 14 saat çalışma süreleri çok sık görülmektedir emekçiler arasında.
Hal böyleyken hazırlığıyla birlikte 45 dakika sürecek bir kahvaltı yapamıyor insanlar. Onun yerine poğaça, börek tüketmek kendisini dayatıyor.
Kadının iş yaşamında daha fazla yer alması da kahvaltı alışkanlıklarını değiştirdi. Çalışmayan kadın erken kalkıp kocasına, çocuğuna kahvaltı hazırlıyordu. Bu sayede, eski zamanlarda, çalışanlar kahvaltının hazırlanmasıyla değil sadece 10 dakika süren yenmesiyle ilgileniyorlardı.
Artık kazın ayağı öyle değil.
Çalışan kadın da çok uzun süreler çalıştığı için kahvaltı hazırlamaya derman bulamıyor. Gerçi, toplumumuzda kadınların ezilmesi kapitalizmden önce başladı. Dolayısıyla kökü çok daha derinlerde olan bir mesele bu. Hala bunu yapmak zorunda kalan kadınlar da yok değil. Fakat genel eğilim çalışan kadınlar erkenden kalkıp kocalarına kahvaltı hazırlamıyorlar.
Bir “üniversite mezunu”, bilinçli olduğunu iddia eden emekçi kadın arkadaşım, erkeğine her gün bu hizmeti etmekten mutluluk duyduğunu söylediğinde kahrolmuştum.
Alın size kökü oldukça derinlerde olan kadın sorunu…
Kahvaltının her gün değil de sadece hafta sonları yapılan bir şeye dönüşmesi onu daha da “özel” bir eyleme dönüştürdü. Bu yüzdendir ki emekçiler 20 yıl önce olmayan bir şekilde hafta sonlarında kahvaltıyı bir sosyalleşme “etkinliğine” döndürdüler. Çünkü nadir yapılan bir şey.
Kapitalizm de boş durmadı ve bu ihtiyaca cevap veren mekanlar türetti. 20 sene önce kahvaltı mekanları yoktu. 10-30 lira arası fiyatlara sahip bir sürü mekan var.
Ben çalışmaya ve yalnız yaşamaya başladığımdan beri her gün kahvaltı yapmayı bıraktım. İlk zamanlar simit, poğaça derken üç, dört senedir müsli ve süt ile karnımı doyuruyorum. Hazırlaması 45 saniye. Yemesi 5 dakika.
Böyle işte…