Fransız yönetmen Jean-Pierre Jeunet’in “Amelie” diye bir filmi vardır. Müzikleriyle de meşhur olan bu film, özellikle “genç kızların” çok sevdiği bir filmdir.
Bu filmdeki romantik oğlan rolündeki Mathieu Kossowitz aslında bir yönetmendir. Hezün 25 yaşındayken de “La haine/Protesto” (1995) adlı çok ses getiren bir film çekmiştir.
Aslında “la haine”nin kelime anlamı “nefret” ama daha önce de bahsettik, yabancı filmlere Türkçe isim verilirken ticari kaygılara birinci derecede önem verilir.
Kimlik meselelerine kafa yoranların çok tutacağı bu film Paris banliyölerindeki “ötekileri” ve bunların maruz kaldıkları polis şiddetini anlatıyor.
Yahudi Witz, Arap Said ve Afrikalı Hubert bir önceki gece bir protestoya katılmışlardır. Polis, üçlünün arkadaşı olan Abdel adındaki genci feci şekilde darp etmiştir. Üçlü, protesto esnasında bir şekilde bir polisin silahını elde etmeyi başarır. Witz, Abdel ölürse bir polis öldürmeye kafasına koymuştur.
24 saatlik bir zaman diliminde geçen film, Paris banliyölerindeki değişik etnik kökene sahip insanların nasıl da insanlık dışı bir muameleye maruz kaldıklarını çok etkileyici bir şekilde resmediyor.
Kendilerine hiçbir şekilde değer verilmeyen bu insanlar yoksulluk, cahillik, lümpenlik ve suç batağında boğuluyorlar. Kendi aralarında bir tür “kod” geliştirmişler ve dayanışma içerisindeler.
Filmin eksikleri de burada ortaya çıkıyor. “Ötekilerin” maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamayı etkili bir şekilde ortaya koyuyor ama bu sorunların kaynağı olarak neredeyse polis kurumunu görüyor.
Polislik, her kapitalist ülkede gram saygınlığı olmayan, iğrenç bir meslek ama Türkiye’deki bazı sol grupların da düştüğü yanlışa “La haine” de düşüyor. Polisler şiddetin oldukça istekli ve hevesli uygulayıcıları ama şiddetin kaynağı değiller. Bir sorunu çözmek için o sorunun kaynağına ulaşmanız ve onu yenmeniz lazım. Lokal ve bireysel geliştirilen bazı çözümler son tahlilde bir işe yaramıyor. Şiddetin, insanlık dışı yaşam koşullarının kaynağı sınıflı toplum yapısı yani kapitalizm.
Witz, Said ve Hubert neden Paris’teler?
Filmi bu kavrayıştan uzak olsa da samimi ve değerli bir yapım. İzlenmeli.