1988 tarihli bir BBC filmi var. “Lenin: The Train” adlı. Televizyon filmi olduğu için Türkçe adı olmamalı.
Dizi izlememe prensibim olduğu gibi TV filmi izlememe prensibim de vardır. Koskoca Lenin emperyalistlerle anlaşmış da benim gibi yan sanayi SM fenomeni mi prensibini çiğnemeyecek?
İzledim. Üç buçuk saat uzunluğunda. İki bölüm halinde yayınlanmış.
Beğenmedim.
Elimde Gerard Walter’ın Lenin biyografisi ve Krupskaya’nın anıları var. Bu iki kitapta yolculukla ilgili epeyce ayrıntı var.
Filmin dramatik yapısını yetersiz buldum. Yeterince etkileyici değil. Hatta bana göre hiç değil. Film, sanki Lenin ve evlilik dışı ilişkisi Innese Armandi arasında geçen duygusal yoğunlaşmaları ele alacakmış gibi yapıyor ama yapmıyor. Armandi ve Kruspkaya arasında olası olan duygusal çatışmaları da ele almıyor. Lenin ve Krupskaya arasındaki duygusal çatışmalar da yok.
Zaten Lenin’in kendisi bence filmde az görünüyor. Lenin’in ele alınışı diğer karakterlerden hatırı sayılır derecede fazla değil. Oldukça tez canlı olan ve sürekli birileriyle didişen Lenin’i sinirli halde bile çok az görüyoruz.
Filmin ne yapmaya çalıştığını ben anlamadım. Bence Lenin’le ilgili bir film yapılacaksa Petrograd’a varıp da Nisan Tezleri’ni açıkladığı dönem veya devrimin arefesinde, Finlandiya sınırında bir köyde saklanmak zorunda kaldığı dönem seçilmeliydi. Bu dönemlerden etkileyici dramatik unsurlar çıkarılabilirdi.
Filmi Batılılar çekti. Bu insanlar olaya siyasal bakamazlar, bakmak istemezler. Bu yüzden her zaman satan “yasak aşk” temasına sarılmışlar ama onu da yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar. Yasağı veya serbest olanı, aşk falan Lenin’in umurunda değildi. O dünyanın gelmiş geçmiş en önemli insanıydı. Yapacağı çok büyük işler vardı. Kafası onlarla doluydu ama BBC senaristleri böyle bakmazlar olaya.
Bir de Almanlar sayesinde Rusya’ya gitti mesajı vermek istiyorlar ki doğrudur. Lenin’in Rusya’ya gitmesi gerekiyordu, o da bunu kendisini sağlayacak olan Alman hukümetiyle anlaştı. Onlar da Rusya’nın savaştan çekilmesini bekliyorlardı yani geri zekalı değillerdi. Bazı sol örgütler “ikirciksiz” kelimesini çok sık kullanıyorlar. Bunlar gerçeklikten kopmuş veya hiçbir zaman buluşamamış insanlardır. Ne yani, Lenin Alman emperyalizmiyle oturup anlaşmadı mı? İkiriciksiz emperyalizm karşıtlığı mı yaptı? Bu ikirciksizlere es kaza devlet yönetimini versen yüzlerine gözlerine bulaştırırlar, bir daha ellerine alamazlar. Lenin, hayatının son yıllarında yanlış hatırlamıyorsam İngiltere hükumetinden bir davet alır. Yani bütün devlet başkanlarının ortak fotoğraf vereceği bir toplantı daveti. Kabul eder ama sağlığı el vermez. Sağlığı el verseydi Lenin’i İngiltere ve Fransa devlet başkanlarıyla aynı kare içerisinde görecektik. Filmde dediği gibi “Devrim pahalıya oluyor!”
Lenin’i oynayan aktörün de iyi bir seçim olmadığını düşünüyorum tip olarak. Gerçi Ruslar, “October” filminde Lenin’e tıpa tıp benzeyen ama yetenek fakiri oyuncuyu oynattılar ve bundan da fazlaca pişman oldular ama yine de Ben Kingsley’i beğenmedim işte.
Tavsiye etmiyorum.
O zaman niye yazıyorsun?
Laf olsun diye.
Cu