Mustafa Kemal’in askeri miyiz?

Değiliz.

Durun, gitmeyin. Söyleyeceklerim var. Mustafa Kemal sosyalist miydi? yazısından sonra bana kızan bir Kemalist beni “unfollow” ederek, sosyal medya aracılığıyla bana “bedel” ödetmişti. Böyle bir şeyle tekrar karşılaşmak istemem. Oturup sakince konuşmak niyetindeyim.

Bu slogan bugünlerde yine sıkça atılmaya başlandı. Biz Mustafa Kemal’in askeri değiliz çünkü bir kişinin askeri olacak kadar ona bağlı olmak, o kişinin ideolojisine ve o kişinin sınıfsal karakterine onay vermek demektir. Ne de olsa tarihteki her önemli kişinin, her toplumsal altüst oluşun sınıfsal bir karakteri vardır. Yani bu kişiler veya bu dönüşümler ya burjuva karakterli ya da işçi sınıfı karakterlidir. “Halk” veya “millet” kavramı tek başına hiçbir şeyi açıklamamaktadır. Bir Marksistin, burjuva karakterli birisinin ideolojisine ve onun sınıfsal karakterine bağlılık yemini etmesi düşünülemez.

Fakat burada şunu eklemek isterim: Bugün bir dinci gerici koluna liberali takıp gelebilir ve “Kemalizm tepeden inmeciydi. Milletin değerleriyle kavga etti. Jakobendi bla bla bla” diyebilir. Ona hiç tereddütsüz “bi s*ktir git” derim. Üsküdar’da veya Tayyip’in mitinginde ortaya çıkan fes giyen dangalaklarla Kemalizmi tartışmam. Liberal gelip de “karma eğitimin pedogojik olarak yararları ve zararlarını sivil toplum kuruluşlarının tartışmasını değerli buluyorum” derse, ona “sen Mustafa Kemal’in bokunu ye” derim.

Bir Kürt Hareketi sempatizanı veya devrimci-demokrat da gelip “Cumhuriyet sadece kan ve gözyaşı üretmiştir” diyecektir. Onlara “s*ktir git” demem. Tartışmak isterim ama onları ikna edebileceğimi hiç zannetmiyorum.

Marksizm dedik. Engels nasıl bir Marksisttir? Eh, fena sayılmaz. Şu cümle ona aittir: Kölelik olmasaydı bilimsel sosyalizm olmazdı.

!!!???

Yani bugün o Brezilya dizilerinde yerin dibine sokulan, Amerika’da kaldırılması için nice mücadelelerin verildiği kölelik, bilimsel sosyalizme giden yolu mu açtı?

Bir toplumsal dönüşüm kendisinden öncekiyle mutlaka ve mutlaka karşılaştırılmalıdır. Liberal ve dinci bunu zaten yapmaz da Kürt Hareketi sempatizanıyla devrimci-demokratın yapmadığı şey budur. “Kölelik de kendisinden önceki yamyamlıktan ilerici olduğu, üretici güçleri geliştirdiği için insanlığı ileriye taşımıştır” der Engels.

O toplumsal dönüşüm kendisinden öncekinden ileride mi geride mi? Buna bakar Marksistler. Ona göre değer atfeder. Burada elbette Mustafa Kemal’in bir değeri ortaya çıkıyor. O değer paha biçilemez değil ama. Fes, peçe, türban, sarık, sıbyan mektebi, çok eşlilik, halifelik, padişahlık, emperyalizm uşaklığı (Lozan’a kadar) toplumları ileri götürmez. Bunlara sarılarak hiçbir şeyle hesaplaşamazsınız.

Kemalist, Ulusalcı veya Atatürkçü neyse işte, Kürt Hareketi sempatizanı veya devrimci-demokratın tersine yapmadığı şey şudur: O da toplumsal dönüşümün ilerisine bakmaz. Ufku dardır. En iyisini göremez. Sınıfsal karakterini tahlil edemez, dolayısıyla onun da başı beladan kurtulmaz. Siyaseti bir kişiyi sevmek veya sevmemek olayına indirger. “Türk olmak” gibi hayattaki çelişkiler üzerine hiçbir açıklama veya çözüm getirmeyen bir şeyden tuhaf bir haz duyar.

Burada yaşanan acılar, cinayetler en büyük kafa karıştırıcı şeylerdir. soL gazetesi yazarı Metin Çulhaoğlu’nun bu konudaki bir cümlesi çok hoşuma gidiyor. “Bir burjuva devrimcisine ‘madem burjuva devrimcisisin, neden benim gelişmem için elverişli zemin yaratmadın?’ diye bakmak tam tamına zavallılıktır.” Feodaliteden kapitalizme geçelim ama kimsenin burnu kanamasın diyorsanız, yok öyle bir dünya (son günlerin popüler cümlesi ama hiç hoşlanmıyorum). “Komünist öldürmemek” bir erdemse, o halde herkes geçmişine baksın derim. Yani sorunsuz ve katliamsız burjuva devrimi, yumurtasız menemen gibi bir şeydir. Burjuva devrimini beğenmeyen, onun önemini kavrayamayan kişi gitsin mutfağa bir çay koysun.  

Görsellere iyi bakın. Bunların hiçbir Marksist değil. Herkes Marksist olmak zorunda mı? Herkes Engels okumak zorunda mı? Jakobenlik gibi olacak ama bunları yaparlarsa berrak, çelişkisiz bir zihin sahibi olurlar. “Kemalist gelin başı” da yaptırmazlar, fes de giymezler.

Bu yazı Burjuva Devrimleri, İzmir İktisat Kongresi, Kapitalizm, Mustafa Kemal, Sosyalizm kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.