Evet; Messi, Nuri Bilge, Orhan Pamuk… Bana hayatım boyunca en coşkun duyguları yaşatan üç sanatçı… Hayatıma kattıkları renkler için kendilerine minnettarım.
18 Aralık 2022 günü oynanmış olan FIFA Dünya Kupası finalinden saatler önce “Belki de Son Messi Yazısı” başlıklı bir yazı yazmıştım. O tarihe kadar Messi ile ilgili çok yazı yazmıştım. Belki de o sonuncusuydu. Çünkü belki de o maç heyecanla izleyeceğim son Messi maçıydı.
O yazıda çok ilginç iki paragraf var. Bunlar gelecekte olabilecek en iyi ve en kötü senaryodan bahsediyorlardı. En kötü senaryoda Messi’nin kupayı alıp almamasından bağımsız olarak, maçtan sonra Amerikalı Inter Miami takımıyla anlaştığını açıklaması vardı. Bu onun üst düzey futboldan emekli olması anlamına gelecekti. Ben de gece yarıları kalkıp, Messi’nin bakkallarla çakkallarla yapacağı maçları izlemeyecektim elbette.
En iyi senaryo ise gerçekleşti. Messi kupayı aldı. GOAT’luk tartışmalarını bitirdi (buraya geleceğiz.) Sezon sonu büyük bir aksilik çıkmazsa bedavadan Barcelona’ya dönecek ve iki, üç sene daha rüya devam edecek benim için. Onun bir ŞL finalinde daha akan oyunda gol atmasını görmeyi çok çok isterdim. Bu şiarla, bu misyonla gidecek Barcelona’ya. Last Dance denmeye başlandı şimdiden. Bu anlamda çok çok mutluyum. Messi ayrıldıktan sonra hiçbir Barcelona maçı izlemedim. El clasico bile izlemedim. La Liga eskisi gibi çekişmeli olsaydı izlerdim ama o iki canavar gidince La Liga çok değer kaybetti. Yeni stat projesini sevsinler. O iki canavar oynayabildikleri süre boyunca orada kalmalıydılar.
Bu arada o maça değinmeden olmaz. Birçok ciddi futbol yorumcusuna göre tarihin en iyi maçı oldu. Normal süresi 3-3 biten Fransa-Arjantin DK finali. Kişisel futbol izleyiciliği serüvenimde en heyecanlandığım ikinci maç oldu o maç. Birincisi elbette GS-Arsenal maçıydı. GS’nin eskiden benim için ifade ettiği anlamı hayatımda yakalayabilen şey çok azdır. 79. dakikaya kadar tarihin en sıkıcı finaliyken o andan itibaren tarihin en iyi maçı oldu o maç. Mbappe’nin ortaya koyduğu karakter unutulmazdı. En unutulmaz kaybetme hikayesini yazdı bence Mbappe. Messi ise diğer eleme turlarındaki kadar etkili olmasa da iki gol attı ve “tek başına takımına dünya kupası kazandırmış” oldu. Eskiden dünya kupası demek Pele, Maradona, Ronaldo 9 ve Zidane demekti. Artık Messi de demek… 1970 yılından beri bir dolu GOAT’un elinde poz veren ve Zürih’teki FIFA müzesinde sergilenen o altın kaplamalı (aynı) kupa Messi’nin eline geldi nihayet. 2014’te yanından geçerken hüzünlü bir bakışı vardı ona…
O maç aynı zamanda Ronaldo’nun ve Maradona’nın da maçıydı. Birçok ciddi futbol yorumcusu Messi’nin futbolu “kapattığını” ve GOAT tartışmalarına nokta koyduğunu düşünüyor. Bunu kupayı almamış olsa da yapmış olduğunu söyleyen var, DK’nin belirleyici olduğunu ve onu aldıktan sonra yapmış olduğunu düşünenler de var. Benim düşüncem değişmedi. Bir önceki yazımda GOAT’un yani “greatest of all time/tüm zamanların en büyüğü”nün Maradona olduğunu düşündüğümü ama kendi uydurduğum bir tabir olan BOAT’un da “best of all time/tüm zamanların en iyisi”nin ise Messi olduğunu düşündüğümü yazmıştım. Futbolu Messi değil Maradona yarattı ama onu Messi gibi oynayan olmadı. Gelecekle ilgili kesin ifadeler kullanmak doğru değildir ama ben ölene kadar bu topu ondan daha iyi oynayan birisini görmezsem hiç ama hiç şaşırmayacağım.
Peki, Ronaldo? Her Messi yazısında ona da değinirim. Ronaldo için acı oldu son. Dünya Kupası’nda oynadı ve gol atarak beş DK’da da gol atan şimdilik ilk futbolcu oldu. Not: Messi 2010’da gol atmadı. Sonra onu yedek bıraktılar! İnanılır gibi değil. Sisteme uymuyormuş. Affedersiniz, yarraam! Yani Portekiz TD’si… İsmini bile unuttum şu anda. Portekiz tarihte kaç DK aldı? O kupayı alma ihtimali neydi? Gelecekte DK alma potansiyeli ne durumdadır? Ronaldo sahada olduğu zaman milyarlarca kişinin desteklediği Portekiz, o yokken Polonya gibi bir şey oluyordu. Ronaldo gibi bir adam bir daha gelmez! O varken iradeni ona teslim edeceksin. Ronaldo için kulüp düzeyinde de işler bozuldu. Manchester United da ona saygı göstermedi. Daha doğrusu yaşlanıyor artık, bunu kabul etmek lazım. Ayrılması normal ama gittiği yer anormal. Suudi Arabistan’a gitti. Bence tek bir motivasyonla. Para değil o. Zaten milyar yüro kazanmış olan ilk sporculardan biri oldu. Kebap bir ligde atabileceği kadar gol atıp Messi’nin gol sayısında kendisini geçmesini engellemek. Arada 20-25 gollük fark yaklaşık 7,8 senedir duruyor. Bir türlü kapanmıyor. Messi Barcelona’da kalabilseydi o fark kapanırdı.
Acaba Portekiz’de bir üst düzey takıma gidemez miydi? Veya TR’deki bir büyük takıma? Avrupa’da şampiyonluk adayı takımlar onun için artık gerçekten tarih mi oldu? Bence Protekiz’e gitmeliydi.
Şimdi Messi Barcelona’ya dönüyor. Neler olacak? Messi orada ıslıklanmaz. Zaten şu anda yeni statta onun için bir müze bile yapılıyor. Heykeli var. Barcelona genç süperstarlarını tutabilirse, Messi’nin son iki prime yılı ve Lewandovski’nin de son iki prime yılı çakışacağından dolayı bence ŞL imkansız değil. City’nin durumu da ortada gerçi. Neyse her türlü heyecanlanıyorum.
Oyuncağı elinden alınmış çocuğa oyuncağını geri verdiler.
2022 yazında; 2023 ağustos ayında Ancelotti’nin Real Madrid’in başında olmayacağından ne kadar emin olduysam 2026’ya katılacağını ima eden Messi’nin de o kupayı alamayacağından o kadar eminim. Ama ne gam! Her şeyi aldı, her şeyi başardı! Pardon, Fransa kupası onun mücadele edip de alamadığı tek kupa… Kim siker Fransa kupasını… Kral Ronaldo Arabistan’da birer birer kral kupalarından, halife kupalarından, imam kupalarından elenirken her şeyi almış olan Messi dördüncü Şampiyonlar Ligi kupasına doğru gidiyor. Her zamanki gibi orada olacağım!
Teşekkürler Sahipkıran!
Seni ölene kadar unutmayacağım….