Oylar bölünmesin

Pazar günü genel seçimler var. Biliyorum sinema bloğu yazıyorum ama bu konuya değinmem gerektiğini düşünüyorum. Oyum TKP’ye. Bugün bir arkadaş grubunda seçim sohbeti yaparken CHP’ye oy vermeyi düşünen biri oylar bölünmesin, sen yine CHP’ye oy ver dedi. Ben de CHP ile AKP’nin arasındaki en büyük farkın laik yaşam tarzı olduğunu söyledim. Çok tepkili olduğum özel okul ve özel hastaneleri kapatacağını söylüyor mu CHP? AB’ye, ABD’ye, NATO’ya, IMF’ye açıkça tavır alabiliyor mu? Toplumsal eşitsizlik sorunu üzerine nasıl bir çözüm önerisi sunuyor? İşçi hakları için ne gibi projeleri var? Ayda 600 tl almak, rahatça içki içmek veya mini etekle dolaşmak beni kesmiyor. Daha fazlasını istiyorum. TKP bunları vadediyor. TRT’de yapılan seçim konuşmaları için 19 yaşında YGS mağduru genç bir kızı ve Tekel işçisi bir kadını konuşturmaları bile benim için çok şey ifade ediyor. Evet AKP Türkiye’nin gördüğü en kötü iktidar; çünkü neo-liberal politikaları başarıyla bir bir hayata geçiriyor. Buna açıkça tavır alınması gerektiğini düşünüyorum. Anti-kapitalist, anti-emperyalist olmayan bir siyasi hareket güdük kalacaktır her halükarda. Yani “Banker Bilo” filmindeki Ev Köpeklerini Koruma Derneği’ne sadece tebessüm edilebilir. Çevre sorunu, insan hakları, kadın hakları, Kürt sorunu, eğitim sorunu, sağlık sorunu, tarım ve hayvancılıkta yaşanan sorunlar hepsi ancak bu şekilde çözüme kavuşabilir. Brian De Palma’nın “Scarface/Yaralı Yüz” filmindeki bir replikle yazımı sonlandırmak istiyorum. Do you know what capitalism is: getting fucked… / Kapitalizm nedir biliyor musun: s**i tutmak…

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Oylar bölünmesin için 4 cevap

  1. Adsız der ki:

    sözlerinizde katıldığım noktalar da var ama barajı geçemeyen bir partiye oy verince yönetime ne kadar etki edebiliyoruz

  2. marlonbarando der ki:

    Bu olay sizin hayattan beklentilerinizle ilgili biraz da. Ben kişisel olarak yönetime biraz etki etmek değil, yönetimi yıkmak istiyorum. Duygu sömürüsü yapmak için söylemiyorum ama benim babam 30 senedir günde 14 saat direksiyon sallıyor ve ekonomik durumu her daim bozuk. CHP iktidar olsaydı da sallamaya devam edecekti. Benim hayatı, insanları ve toplumsal ilişkileri algılayış şeklim bu şekilde. Benim gibi düşünenler ne kadar az olsa da bu şekilde düşünmeye devam edeceğim. Geçen gün konuştuğum o HES şantiye şefi, yeni mezun mühendislerin 750-1000 liradan işe başladığını söyledi. O da şanslıysa. Orta sınıf olması beklenen insanlarda bile memnuniyetsizlik artıyor ve bir gün gelecek bu patlayacak. Ama 50 yıl sonra ama 100 yıl sonra. Belki o kadar da sürmeyecek. Bugün İtalya referandumda nükleer enerjiye hayır dedi. Öğrenciler, işçiler, gençler, kadınlar hep huzursuz. Bir şeyler yapılmalı diye düşünüyorum. Ve ben yapıyorum. Siz de kendi çapınızda bir şeyler yapın bence.

  3. Adsız der ki:

    İyi akşamlar Baran Bey.
    "Özel okulların ve hastanelerin kapatılması" demişsiniz, elbette ben de karşıyım birilerinin birilerinden sırf daha çok parası var diye toplumda üst konumlara getirilmesine; hatta çoğu zaman emek miktarıyla paranın ters orantılı olmasına, bunun sonucunda "çok parası" olan kişilerin daha iyi düzeyde eğitim, sağlık ve tonlarca hizmete ulaşmasına. Ancak özel okulları ve hastaneleri kaldırmadan önce, bence ülkemizdeki eğitim ve sağlık hizmetlerinin belli bir standartta olması gerekir. Ne yazık ki bir çok sağlık ve eğitim kurumu bu standartın "s"sini sağlayamıyor. Bu standartın sağlanmasının da devlet eliyle gerçekleşebileceğine inanmıyorum. Acı ama bu standart kavramını da ülkemiz özel kuruluşların oluşumuyla fark etti. En basitinden örnek vermek istiyorum, bir yakınım Düzce'deki bir devlet hastanesinde kalıyordu. Aynı odada 8 hasta insan, gelenler gidenler, pis tuvaletler… Kısacası rezilliğin başka bir çeşidi. Ve o odadaki hastaların bir çoğu kötü şartlar nedeniyle enfeksiyon kaptı, sonuç olarak benim yakınım da bu enfeksiyonlardan biri sonucunda vefat etti. Şimdi soruyorum kendime, bir özel hastanede olsa bunlar olur muydu diye? Ya da devlet okullarında yeterli ve doğru şartlarda eğitim verilebilseydi özel okula gönderme ihtiyacı hisseder miydi? Bir şeyleri hedeflemek ve değiştirmeye çalışmak güzel, bir yerden başlaması gerekiyor elbette ve ben de sizin de dediğiniz gibi sorunun partilerde değil sistemde olduğuna inanıyorum. Bence bunun AKP'si, CHP'si ve MHP'si yok, bu insanlık meselesi. Devletin görevi öncelikle vatandaşın yaşam düzeyini belli bir sınırda tutmaktır. Bunun "açlık sınırı" veya "fakirlik sınırı" olmamalı. Bir şeyler değişmeli, evet ama bazı ülke gerçekleri de var maalesef.
    Açıkçası şu tür insanları gördükçe de geleceğe dair cesaretim kırılıyor: Sözde çok karşı oldukları kapitalist düzenin her türlü oyuncağını elinde bulundurup oturdukları yerden komünistlik dersi vermeye kalkanlar. Eşitlik saygıda ve insanlıktadır bence. Birilerinin zevki veya ilgi alanları, düşünüş biçimi farklı diye onu aşağılık görmekte, "aptal" demekte sorun. Önce birbirimize saygı duymalıyız, ancak ne devletin vatandaşa saygısı var, ne de vatandaşın kendine. Böyle bir sistemin içinde dönüp duruyoruz ülkecek. Nereye gidecek merak ediyorum, ben kendi adıma bir adım atıyorum açıkçası etrafımdakilere saygı duyarak. Sorunumuz da bu bence. Her şeyin temelinde yatan.

  4. marlonbarando der ki:

    Benim yazım TKP ile ilgili yazıldığı için, sizin yorumunuzu TKP ile ilişkilendiriyorum. O yüzden de diyorum ki parti programını bir okuyun. Ben okudum ve beklediklerimi buldum. O yüzden oy verdim. Sadece oturduğum yerden de komünistlik yapmıyorum. Bir çok organizasyonun içerisinde yer alıyorum veya özel ders vermiyorum mesela. Bir duruşum var. Olmayanlara da saygı duymamı mı bekliyorsunuz? Duymuyorum. Ama biliyorum ki onlar sistem eliyle yetiştirilmiş çaresiz, kapana kısılmış kişiler. Ben o insanlardan nefret etmiyorum, o insanları kazanmak için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışıyorum. Bu dünyada hiçbir şeyi kapitalizmin insafına bırakmaya vicdanım müsade etmiyor. Ben bu yolda yürüyeceğim. Sizlerden de destek bekliyorum. Bir de bir cümlenize çok takıldım. Bu standartın sağlanmasının da devlet eliyle gerçekleşebileceğine inanmıyorum". Peki kim sağlayacak bu standardı? Türkiye'de bir devlet fetişi vardır. Devlet kutsaldır diye düşünür insanlar. Ben böyle düşünmüyorum. Kutsal olan insan onuru ve insanın kendisidir. Devlet de bu onuru korumak için vardır. Var olmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.