“Türkiye’den bazı politik oksimoronlar” başlıklı bir yazı yazmıştık. Oskimoronun ne olduğunu hatırlatmak gerekirse, kısaca saçma sıfat tamlaması diyebiliriz. O yazıda; derin devlet, özgürlükçü sol ve müslüman anti-kapitalistler politik oksimoron olarak anılmıştı.
Bu ifadeleri kullandığımız zaman herkesin aklına aynı şey geliyor ama biz bu ifadelerde yer aldığını düşündüğümüz mantıksızlığı, tutarsızlığı göstermek istemiştik. Bu yazıdaki politik oksimoronlar da herkesin aklına aynı şeyi getiriyor ama yanlışlıklarını göstermeye çalışacağız.
İlk olarak görsele konu olan yandaş medya mefhumu hakkında bir şeyler söylemek isteriz. Bugün Türkiye’de yandaş medya deyince herkesin aklına; Zaman, Yeni Şafak, Türkiye, Akit, Star gibi dinci gazeteler geliyor. Taraf biraz farklı. Bazıları tarafından direk dinci olarak kabul edilmiyor. Hatta bazıları onun “solcu” olduğunu zannediyor. Operasyonel bir gazete Taraf. Neyse. Bu dinci gazetelerin dışında örneğin Milliyet, Hürriyet, Akşam, Takvim, Posta gibi gazetelerse dinci görünümlü olmadıkları ve bazen hükumete “yapıcı” eleştiriler sunduğu için yandaş sınıfına sokulmuyor. Evet AKP dinci bir iktidardır ama her şeyden önce bir sermaye iktidarıdır. AKP’nin temsil ettiği toplumsal düzen proletaryanın sömürülmesi üzerine kuruludur. Bunu sorgulamayan, karşına almayan her paçavra yandaştır. Dincilerin abdestlerini bozabilecek yayınlar yapan, onların kıt düşünce dünyalarını aşan kültür-sanat sayfaları barındıran, plaza insanlarını yakalayabilen gazeteler de aslında yandaştır. Sömürü düzeninin yandaşı. Bu gazetelere burjuva gazeteleri denmektedir. Burjuva ideolojisini çok boyutlu şekilde yansıtıyorlar çünkü. İtiraf edelim bu yanlışa biz de zaman zaman düşüyoruz. Bir daha düşmeyeceğiz.
İkinci oksimoronumuz da etnik müzik. Burada da herkes aynı şeyi anlıyor. Bir ülkedeki egemen ulusun dili dışında kalan diğer dillerden yapılmış müzikler. Avurpa’lılar için Afrika, Asya dillerindeki müzikler. O müzik, yaratıcısı için anadilinde yapılmış bir müzik. Onun için en normal şeylerden biri. Neden “etnik” bir şey oluyor? Neden “Bursa’nın Ufak Tefek Taşları” bir etnik müzik örneği olmuyor? Bu tartışma ulusal soruna kadar uzar. Komünist toplumda etnik farklılıkların tamamen sönümleneceği gerçeği de kendisini gösterir. Biz de işin içinden çıkamayız. Ama etnik müzik ifadesini kabul etmiyoruz.
Gelelim orta sınıfa. Orta sınıftan da herkes 2500 tl üzeri gelir elde eden, yabancı dil bilen, sinemaya tiyatroya giden, masa başı iş yapan kişileri kastediyor. İngilizcede böyle kullanımlar vardır. Middle-class, lower class, upper-middle-class gibi ifadeler vardır. Sınıflar mücadelesinin başladığı ilk ülke olan ama aynı zamanda kapitalizmi dünyada en erken koruma altım olan İngiltere’nin dilinde böyle ifadeler olması şaşırtıcı değil. Kapitalizmi sürdürmenin yolu, sınıflar mücadelesini görünür olmaktan çıkarmaktadır. Sorunları başka zeminlerde tartıştırmaktadır. Marksizme göre sınıflar üretim araçlarına göre tasnif edilir. Daha doğrusu onlara sahip olup olmamakla. Orta sınıfa mensup kişiler üretim araçlarına sahip olmadıkları için aslında emekçi karakterlidirler. Ve çıkarları proletaryanın çıkarlarıdır. İşçi sınıfı dinle uyutuluyorsa örneğin, bunlar da bir çeşit yaşam tarzı diniyle uyutulurlar. İşleri Almanya’dan iyidir dolayısıyla gerçeği görmezler. Mücadeleye daha az istekli olurlar. Etki alanları geniştir. Vakitleri ve paraları vardır dolayısıyla mücadeleye katılabilirlerse iyi olur. Bazen gerçekten çok sinir bozucu olurlar. Çünkü bir yoksul emekçinin aksine, her şeyi bildiğini düşünür ve cahilliğini tutkuyla savunmasını bilir. Olmayan ama hissedilen bir şeydir. Böyle bir şeydir orta sınıf.