Soğuk Savaş döneminde, emperyalizm, sosyalizmi itibarsızlaştırmak için her türlü yalana, dolana, şerefsizliğe başvurmuştur. Onlara isimleriyle bile hitap etmemiştir. En bilinen itibarsızlaştırma lakabı “demir perde” olmalı. Sanki orada inanılmaz kötü şeyler oluyor hissiyatı uyandırıyordu bu lakap.
Sosyalist ülkelerden biri olan Almanya Demokratik Cumhuriyeti (DDR) için de hep “Doğu Almanya” ifadesini kullanırlardı. Bu ifadede çok açık bir küçümseme, aşağılama niyeti vardı. Anti-komünizm (Rambo) milyonlarca dolarlık bütçesiyle, geniş etki alanıyla, işleri bir an bile boş bırakmamasıyla çalışmaya devam ediyor. İnsanlığın komünizme olan zor ama onurlu yürüyüşü de devam ediyor.
DDR ile Federal Almanya milli takımları tarihlerinde ciddi olarak bir kere karşı karşıya geldiler. Olimpiyatlarda da karşılaştılar ama FA’nın oyuncuları amatörlerden oluşuyordu. Bu tek karşılaşma 22 Haziran 1974’te FIFA Dünya Kupası bünyesinde gerçekleşmiştir.
O maç iki ülke için de çok anlam ifade ediyordu. Tıpkı “Yüz Yılın Maçı” yazımızda andığımız İngiltere-Macaristan maçı gibi aslında sosyalizmle kapitalizmin bir hesaplaşması olarak görülüyordu.
Kapitalizm her zamanki kibriyle fark atmak falan diyordu. Sosyalizmse maçı bir onur mücadelesi olarak görüyordu. Hümanizm konusunda kapitalizme tur bindirilmiş olması sadece komünistlerin bildiği bir şeydi. Uluslar arası arenada da bir şeyler göstermek ve itiraf etmek gerekirse bu şımarık kapitalizme bir iki tokat atmak fena olmayacaktı.
Maç Hamburg’da Federal Almanya’nın seyirci üstünlüğü altında oynandı. O sene şampiyon olan Federal Almanya’nın belkemiğini de o yılların inanılmaz güçlü Bayern Münih takımı oluşturuyordu. DDR’nin 1. FC Magdeburg takımı da o sene Milan’ı şu anda var olmayan bir turnuva olan Kupa Galipleri Kupası finalinde yenmişti.
Maç gruptaki son maçtı. İki takım da bir üst tura çıkmayı garantilemişti. Rambo maçtan önce her türlü pisliği yapmış olmasına rağmen maçtan sonra sonuç istedikleri gibi olmadığı için Federal Almanya’nın bilerek yenildiğini iddia etti. Bunun sebebi olarak da Almanya’nın ikinci turda Hollanda’yla karşılaşmak istememesini gösterdiler. Yani komünistlere yenilmenin bahanesi olarak her türlü üç kâğıtçılık sineye çekilmiştir.
Maçın tamamı Youtube’da mevcut. O yılların tıngır mıngır futbolunu izlemek her bir karesi tablo gibi olan sanat filmi izlemek gibi bir şey.
Maçta FA’nın bir topu direkten dönmüştür. Bir iki tane net gol pozisyonu yaşanmıştır. Golü 77. dakikada Jürgen Sparwasser atmıştır. Rambo, o golü attığı için Sparwasser’e ev, araba hediye edildiğini falan iddia etmiştir. Kendisi sonra bunu yalanlamıştır. Ayrıca kapitalizmde baş belası şeyler olan barınma ve ulaşımın sosyalizmde sorun olmadığını da biz eklemek isteriz.
Maçtan sonra DDR’lı futbolcuların ve seyircilerin sevinçleri görülmeye değer. Bu sevince ayıp edenler de çıkmıştır. Golü atan Jürgen Sparwasser 1988 yılında Federal Almanya’ya kaçmıştır ve anti-komünist belgesellerde para karşılığı görülmeye başlamıştır.
Futbol da yazsak hep aynı yere geliyoruz. Reel sosyalizm deneyimlerinde ve Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde her şey dört dörtlük müydü? Elbette değildi ama bu durum kapitalizme olan nefretimizin önüne geçmemeli. Bir de aklımıza şu soru gelmiyor değil: Ataması yapılmadığı için intihar eden 30 küsür öğretmen içerisinde beden eğitimi öğretmeni var mıydı acaba?
Yazarlarımızdan Aydemir Güler’in geçen haftaki bir yazısında dediği gibi en kötü sosyalizm en iyi kapitalizmden milyon kere daha özgürlükçüdür.