Başlıktaki Sinema 70 ile Amerikan sinemasının 1970lerdeki dönemini kastediyorum, bir dönem Ankara’da var olan Sinema 70’i değil…Daha önce de bir yazımda bahsetmiştim. Martin Scorsese, 70ler Amerikan sineması için “neredeyse her hafta bir başyapıt izliyorduk” demiştir. Bloğumu takip edenler fark etmiştir; benim de hayranı olduğum, çok filmle referans verdiğim bir dönemdir 70ler Amerikan sineması. Bu dönemde büyük prodüksiyon başyapıtlarının yanında, low key (iddiasız) denilen küçük bütçeli başyapıtlar da sıkça gösterime girmiştir. Five Easy Pieces (Bob Rafelson, 1970) da bunlardan biri. Filmin Türkçe adını bulamadım. “Five Easy Pieces”, piyanoya başlayanlar için beş basit parça anlamına gelen bir kitabın başlığıymış. Bu filmden nasıl haberim oldu? Sinema dergisinin Ekim sayısında yaşayan en büyük 20 oyuncu diye bir yazı vardı. 10 erkek ve 10 kadın şeklinde bir sınıflandırma yapmışlardı. Erkeklerde iki numarada yer alan (bir numara tahmin edebileceğiniz gibi De Niro) Jack Nicholson’ın en iyi beş performanslarının içerisinde gördüm bu filmi. Nicholson bu filmde gerçekten inanılmaz iyi bir performans gösteriyor. En iyi yaptığı şeyi; yani anti-kahramanı, arıza tipi canlandırıyor. O’nun The Departed’da (Köstebek, Martin Scorsese, 2006) yaptığı fare taklidiyle ne kadar büyük oyuncu olduğu hep söylenir. Videodaki play sekmesine tıkladığınızda O’nun çok iyi köpek taklidi yaptığını da göreceksiniz.
Filme gelecek olursak; (spoiler!!!) Robert Eroica Dupea (!) geçmişine sırt çevirmiş, burjuvazi kökenli bir müzisyen ama arayış içerisinde. Sınıf atlama hayalleri kuranların aksine sınıf düşürüyor, amelelik yapıyor. Giydiği kıyafetler, içtiği içkiler (bira vs. şarap), takıldığı insanlar, konuşma şekli yani kısacası dıştan görünen her şeyi değişirken, erdemden yoksun bir insan olması değişmiyor. Filmden illa ki bir mesaj çıkaralım dersek, sadece burjuvazi sınıfının bir parçası olmak veya sadece işçi sınıfının bir parçası olmak erdemli bir insan olmaya yetmeyecektir diye bir mesaj çıkarabiliriz. Ama Five Easy Pieces, toplumcu (?) bir filmden çok daha fazlası bana göre. Mutlaka görülmesi gereken (a must see) bir film. Nicholson hayranları izlemezlerse ayıp ederler zaten.
Facebook Hesabım
Ben kimim?
Mesleğim İngilizce öğretmenliği olmakla beraber, bu sitenin İngilizce öğretmenliğiyle alakası yoktur. 2008 yılından beri blog yazarlığı yapıyorum. İlk başlarda sadece sinema yazıyordum. Sonra daha çok siyaset yazmaya başladım. İki, üç senedir ise (şu anda 2016'nın sonundayız) "her şeyi" yazıyorum. Sitenin üstündeki görselin altında yer alan sekmeler benim ilgi alanlarım ve bu alanlarda yazılar yazıyorum. Eski yazılarım, yeni yazılarım hepsi bu sitede olacak artık. Keyifli okumalar dilerim... Baran DoğanSinek İkilisi Ne Demek?
Sinek ikilisi, briçteki en değersiz kağıttır. "Sinek ikilisi muamelesi yapmak" gibi bir deyime malzeme olmuştur. Birisini önemsememek anlamındadır. Kendimle dalga geçmeyi sevdiğim için bu ismi tercih ettim.Yazı Arşivim
-
Son Yazılarım
- Yeşil Peri Gecesi 15 Aralık 2024
- Ferdi Tayfur Türkiye’dir! 7 Ekim 2024
- Toza Sor 23 Haziran 2024
- “Güven” 15 Nisan 2024
- Her Şey Sınıfsal Mı? 14 Nisan 2024
Bazı Eski Yazılarım