“Siyah Beyaz” (2010)

Doğma büyüme Ankara’lı olduğum için Ankara’da geçen filmleri severim. Çok az vardır bunlardan. En iyilerinde Zeki adında olanların imzası vardır: Ökten’den Düttürü Dünya (1988) ve Sürü (1979), Demirkubuz’dan Masumiyet (1997). Bu filmden önce Siyah Beyaz barın varlığından haberim yoktu. En yakın zamanda sosyolojik bir kısa ziyaret gerçekleştirmeyi düşünüyorum; kısa çünkü fiyatlar abartılıymış. Bir dostluk filmi, bir kaybedenler klübü filmi, bir Türk indie‘si. 70ini geçmiş artık yavaş yavaş ulusalcı olmaya başlamış bir kömünist eskisi, sağlık ve saplantı sorunları olan 50lilerinde bir avukat, başarılı ama terk edilmiş bir doktor, kişilik sahibi barın sahibi ve cinsel özgürlükçü orta yaşlı kadın… Ortak özellikleri orta-üst sınıfa mensup olmaları ve kaybeden olmaları. Her akşam bu barda bir araya gelme rutinini icra ediyorlar ve iyi arkadaşlar. Bazıları bayağı iyi arkadaş. Beş adet çok iyi oyuncu (Kurtiz, İşler, Birsel, Can, Alabora) ve çok güzel bir kadın olan Şevval Sam. Maça 1-0 galip başlıyor Siyah Beyaz. Ahmet Boyacıoğlu’nun bu ilk filmini sevdim. Dingin, düşündüren bir yapıya sahip Siyah Beyaz. O yüzden filme araştırmadan geldiği belli olan iki üç lavuk, film bittiğinde “şikayet dilekçesi yazacam, ombir milyon bu filme verilirmi lan” diye yorum yaptılar. Aynı adamlar eminim delpiero_58 veya zlatan_88 rumuzlarıyla youtube’da ırkçı, küfürlü yorumlar yazıyorlardır. Ne olacak bu Türkiye’nin hali?

Bu yazı 2010lar, Düttürü Dünya, Film, Indie, Masumiyet, Siyah Beyaz, Sürü, Tuncel Kurtiz, Türk Sineması, Zeki Demirkubuz kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

“Siyah Beyaz” (2010) için 4 cevap

  1. Adsız der ki:

    Bu filmi feminen yaklaşımı olmayan, bütünleştirmeyi bilmeyen insanlar izlememeli mi?

  2. marlonbarando der ki:

    Feminenle neyi kastettiğinizi anlayamadım. Suç unsuru oluşturmadıkça; ben bir film için şu izlememli, bu izlememeli diyemem. İnsanlara izlememesini tavsiye ettiğim bazı filmler var aslında blogta. "Gross" ve "Allah belanızı versin" başlıklı yazılarımda geçiyor. O filmlerde suç unsuru olduğunu veya insanlık onuruyla bağdaşmayan şeyler olduğunu düşündüğüm için insanlara izlememelerini tavsiye ettim naçizane. Ama isteyen izler, yasaklanmasını savunamam.

  3. Adsız der ki:

    Bu filmi izleyeli bayağı oluyor sanırım,siyah beyaz ne suç unsuru ne de taraflı ama hakkında böyle söylentiler duyduğum için bir bilene danışmak istedim.Sinamayı sanat olarak görenler için aslında filmlerden çok etkinlenmek saçma geliyor bana

  4. marlonbarando der ki:

    Yapma sevgili arkadaşım ben bir bilen falan değilim. Bir bilen deyince benim aklıma 12 Eylül dönemindeki Demirel geliyor. Ona diyorlardı bir bilen diye. Filmlerden çok etkilenmek bazen oluyor bana ama hayatımın gidişatını etkileyecek kadar olmuyor. O yüzden sinemayı seviyorum zaten. Çok etkileyici..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.