Sofya Komünist Turu

Bugün sosyalist teorisyen Metin Çulhaoğlu sosyal medya hesabından bir yorum paylaştı. 1977 yılında davetli olarak Bulgaristan’a gittiğini yazdı. Muhtemelen o zamanki TİP’in yayın organında yazı yazdığı için basın mensubu olarak davet edilmişti. Orada, Plovdiv’deki tepede yer alan 2. Dünya Savaşı heykelinin yanında birilerinin şarkı söylediğini ve onların Yunan devrimciler olduğunu öğrendiğini yazdı. 1977 yılında Sofya’da neler görmüştür bilemem ama ben 2015 yılında Sofya’ya gittim ve orada acayip şeyler gördüm. Onlardan bahsetmek istiyorum.

Yurt dışına çıkmanın orta sınıflar için ütopik ve çok pahalı bir şey olduğunu bana kimse kabul ettiremez. Sofya’ya otobüs 7 saat sürer. Yazın bakmıştım, bilet 250 TL idi. İstanbul’dan Aydın’a da bilet 250 TL. Biraz arayışçılık, biraz kararlılık ve biraz öz güven ile bir orta sınıf rahatlıkla yurt dışına çıkabilir. Sofya iyi bir başlangıç olabilir.

Sofya’ya vardığımda her sabah bir Sofya Turu, her öğleden sonra da bir Komünizm Turu olduğunu gördüm. ST beleşti. Bence gerek yok. Günümüzde internet sayesinde gideceğiniz yeri önceden avcunuzun içi gibi bilmeniz olası. Ben öyle yapıyorum. Davar gibi gezmeyi hiç sevmem zaten. Komünizm Turu paralı idi. 18 Leva imiş. Çok ucuz ama yine de böyle bir şeye para vermek insanı sinirlendirebilir. Ben çok meraklı bir insan olduğumu için vermiştim. O sıralar komünizme inancım da vardı üstelik. Komünizmi mümkün görüyordum 2015 yılında. Sinir ola ola turu tamamladım.

İki turu da belediye düzenliyor. Belediyenin işe aldığı genç, sempatik ve enerjik tipler turu düzenliyor.

Meydandaki devasa Stalinist binanın önünde buluştuk. Eleman önce paraları topladı. Sonra anlatmaya başladı. Leş Samsung telefonumla fotoğraflar çekmiştim.

Yaklaşımdan bahsedeyim: Yaklaşım tamamen komünist dönemin bir hata olduğu ve acılarla dolu olduğu şeklinde. Bununla birlikte olayı biraz hafifleterek dönemi sanki üzerinde çok da durmaya değmeyecek bir dönem gibi göstermek istiyorlar. Bulgaristan esasında Rusya’ya minnettardır. Kendilerini Türklerin ellerinden kurtardıkları için. O işi yapan çarın heykelleri en önemli yerlerde bulunur. Bütün Balkanlarda, onları Türklerden kim kurtarmışsa onların heykelleri meydanları süsler. Devasa katedralleri vardır bu iş için. Haklıdırlar. Komünizm bile olsa hiçbir halk diğerinin boyunduruğu altında yaşamak istemez. Örnek, Polonya ve Ukrayna. Bundan kurtulamamış üç, dört halk vardır: Kürtler, Katalanlar ve İskoçlar/İrlandalılar. Bulgarlar Türklerden kurtulmuşlardır ama Ruslardan da kurtulmak, en azından onlardan kimi konularda bağımsız takılmak istemişlerdir. Bedava eğitim ve sağlık (onun da büyük şehirler dışında nasıl olduğu muamma) kimseyi kesmemiştir yani.

Kendilerini önce “özgürleştiren” Rusların sonra köleleştirdiklerini düşünüyorlar. Siyasi elitler ve orta sınıflar böyle düşünüyor, sıradan halk pek bir şey düşünmez.

Eleman anlatmaya başladı. Önce dev Stalinist binanın hikayesini anlattı. Tamamen gösteriş için yapıldığını (bütün büyük yapılar böyledir) ve halkn zorla inşaatta çalıştırıldığını söyledi. Binanın karşısında yer alan mitolojik heykelin yerine bir Lenin heykeli olduğunu söyledi ki o heykel de şu anda Sofya’da bulunan “Sosyalist Sanatlar Müzesi”nin bahçesinde. Dev binanın tepesinde yer alan kızıl yıldız da orada.

Üzerinden çok zaman geçtiği için ayrıntıları hatırlamıyorum. İstihbarat binasını göstermişti. Batılıların sanki istihbarat sadece komünistlerin işiymiş gibi göstermeleri tam bir iki yüzlülük örneğidir. Ben başbakan olsam ben de istihbarat ağı kurarım ve muhaliflerin (çaktırmadan) ağzına sıçarım. İşkence yapılan binayı gösterdi. Güler misin ağlar mısın…

Kendi ismiyle “devrim” sürecinde, 90’larda öldürülenler için yapılan anıtı gezdirdi bize. 90’lardaki “devrim” sürecinde öldürülenler de varmış bir yerlerde demek ki… Koskoca SSCB bir kurşun atılmadan yıkılmıştır. Neden? Çünkü fiiliyatta zaten yıkılmıştı. O anıtın oraya bir yere hemen bir şapel de dikmişler. Din her yerde din işte.

Dimitrov anısına yapılan bir binanın eskiden ünlü bir Bulgar şahsiyetin yeri olduğunu da söylemişti. O boş alanı gösteren görselde onu anlatıyor.

Başka? Sovyet mimarisine ait olan o binayı da gösterdi. Mimari ödülü alan bir binaymış o.Başka? Ha, mağaza! Bir mağazanın önüne götürdü bizi. Gizli bir mağazaymış ve orada nomenklatura üyelerinin ve gizli zenginlerin alışveriş yaptıklarını söyledi. Nereye geleceğim? Bugün sosyalizm propagandası yaparken “bedava eğitim, bedava sağlık” söyleminin artık geride bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Gerçi sosyalizmin imkansız olduğunu düşündüğüm için ne propagandası yapılırsa yapılsın bir şeyin fark etmeyeceğini düşünüyorum. İstendiği kadar inisiyatif, meclis kurulsun, istendiği kadar “yeni” bir dergi çıkartılsın bir şey değişmez. Ama şu “bedava eğitim, bedava sağlık” sloganı tuhaf kaçıyor. Ben bu konuda çok kitap okumuş biriyim ama o bedava eğitim ve sağlığın da büyük şehirler dışında kalan yerlerde ne kadar iyi sağlandığı da muammalı. Ayrıca diyoruz ya insana bunlar yetmiyor. İnsana en çok lazım olan şey mitoloji. Onu iyi veremezsen istersen hastaneye gittiği için üzerine para ver adama, yetmiyor. Ayrıca günümüze bakarsak sağlık ve eğitimde insanlar Afrika seviyesinde midirler? Herkes bu soruyu dürüstçe sorsun kendisine. Amerika’da sağlık paralı, eyvallah da kişi başı yıllık gelir 50 bin dolar. 120 bin dolara bahçeli villalar var Amerika’da. Orada insanlar sağlığa prim ödüyorlar da hayatları mı mahvoluyor? Kıpırdayamaz hale mi geliyorlar? Amerika’da, Avrupa’da, Kanada’da, Japonya’da ve Avustralya’da cillop gibi bir yaşam var. Rusya’da bile şartlar gayet iyi. Geride kalanlar da hep iyiye gidiyorlar. Afrika muammalı. Kimsenin de Afrika’da sosyalizm propagandası yaptığını zannetmiyorum. Yani parasız eğitim ve parasız sağlık vaadiyele insanları ölümüne bir mücadeleye çekemezsiniz. Bakın, CHP iktidar olsun Türkiye’de eğitim şaha kalkacaktır. Şu anda süper binalar imam hatip dayatması yüzünden verimsiz kullanılıyor. Bu olmasa devlet okullarında eğitim TR için gayet iyi olacaktır. Sağlık desen, insanların ölümüne mücadele etmeleri gerektirecek bir durumda değil. Bedava eğitim, sağlıktan ziyade sosyalistler “herkese bedava 10 bin gerçek takipçi” falan deseler daha yerinde olur zannımca.

Komünizm imkansız. İmkansız olduğunu düşündüğüm için uğraşmam ben. “Yaşadım” diyebilmek için de uğraşmam. Milyarlarca yıllık ömrü olan şu evrende, yaşamış ve ölmüş 120 milyar insandan biriyiz. Ortalama 67 yıl yaşıyoruz (ki o da kapitalist tıbbın başarısı, hatta faşist tıbbın -nazilerin deneyleri-) “yaşadım” desek de demesek de 100 yıl sonra kimsenin sikinde/amında olmayacak bu. Komünizm imkansız, üzgünüm bunun için. Peki önerim nedir? Tekrar söyleyeyim: Makul Orospu Çocukluğu… 50 yıl sonra şu yukarıda saydığım ülkeler gibi olunca her yer MOÇ tesis edilmiş olacak ve o da bu ipne insanlığa yeter de artar…

Not: Yazım yanlışlarına bakamayacağım.

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş ve , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.