*Dün, Vodafone Park Stadyumu’nda (eski İnönü Stadyumu) Süper Kupa finalin izledim. Liverpool ve Chelsea arasındaydı maç… İzlenimlerimi, duygu ve düşüncelerimi aktaracağım.
*Büyük harf ve kesme işareti kullanımını bıraktığımı deklare ederim. Ama yazıyı wordde yazdığım için bazı yerlere otomatikman büyük harf atacaktır. Bu ne diye sormayın, aha bunun gibi…
*bu izlediğim dördüncü süper kupa finali oldu. 93 ve 94 yıllarında ankarada Galatasaray Beşiktaş maçlarını izledim. 2017de barcelonada Barcelona real Madrid maçlarını izledim. Böyle çok saçma oluyor ya, dur facebooka geçeyim de rahat rahat yazayım…
*aslında süper kupa maçları tatsız oluyorlar. ezelden beridir böyleydi bu. çünkü zaten çekişmeli lig bitmiştir, ak göt kara göt belli olmuştur. ağustos ayında, futbolcular tatilden yeni dönmüşken, turistik seyirci önünde yapılan maçlar büyük bir heyecan dalgasına sebep olmuyorlar. süper kupaların köklü olanları da var ama yine de olmuyor işte…
*çocukken annem beni kandırmıştı. gs lig şampiyonu olmuştu. o da güya bjk yi tutuyordu, bjk; o zamanın süper kupası olan cumhurbaşkanlığı kupasını alınca “biz en büyük kupayı aldık, naber?” demişti bana. bu futbol bilincine nereden ulaştı bilmiyorum. şimdi sokakta top bulsa, karakola bomba diye götürür.
*93 ve 94 teki maçların izlenimlerini yazmıştım. el clasico nun izlenimlerini de yazmıştım. şu hayatta messi ve ronaldo golü görmüş bir insanım, çok şanslı sayıyorum kendimi.
*aslına gözüm mayıs ayında olimpiyatta yapılacak olan şl finalinde. o maça (finale kim çıkarsa çıksın) gitmek için elimden gelen her şeyi yapacağım. bunu öğrendikten kısa bir zaman sonra süper kupa finalinin de istanbulda yapılacağını öğrenmiştim ve uefa sitesini takibe aldım.
*bilet için kuraya giriyorsunuz. kontenjanın üstünde başvuru olursa ki oluyor kuraya giriyorsunuz. bunu facebookta duyurdum ve başvurumu yaptım. bir gün osman buluttan mesaj geldi, kurayı kazandığına dair. ürkerek mailime baktım. muhtemelen benden duymuştu ve o kazanır da ben kazanamazsam tuhaf hissedecektim kendimi. ben de kazanmıştım. çok mutlu oldum. şans diye bir şey varsa ve mayıs ayında limitimi tükettiğim için bilet çıkmayacaksa bunu feda ederdim. ama elbette şans diye bir şey yoktur. işe gelen işe gelmeyen tesadüfler vardır.
*en ucuz yerden aldım bileti. merak edenler için 323 TL.
*biletin karaborsada satılabildiğini öğrendim. 2500-3000 veren olsaydı hiç düşünmeden satardım ama o işlerle uğraşacak vaktim yoktu.
*maça osman bulut ve serkan çağlayan la beraber gittik. öncesinde taksim bölgesinde dolaşıp ingilizleri izleyelim dedik. istiklalde tek tük liverpool lular vardı. nevizadenin şenlikli olacağını düşündük. oraya gittiğimizde her tarafta liverpool forması giyen insan vardı ve içiyorlardı doğal olarak. garsonlar da liverpool forması giymişlerdi. bir yer bulup oturduk ve biz de bira içmeye başladık. ama pek gösteri falan olmadı.
*sonra yürüyerek stada gittik. yol üstünde tek tük eğlenceli ingiliz taraftar vardı.
*stada çok kolay girdim. zaten modern statlar hep böyle ve tr bu açıdan son 10 yılda çok büyük ilerleme gösterdi. her şehire modern stat yaptılar. eski, jimnastik pistli atatürk statlarını yıktılar. 19 mayıs bile yıkılmış. geçen gördüm boş alanı ve hüzünlendim. bu ideolojik ve ticari bir şey. trde futbol çok çok önemli. hem ideolojik hem ticari açıdan. dünyada böyle gerçi. tryi yönetenler ve ana akım adam bunu asla kaynak israfı olarak görmez.
*inönüde bir kere maç izlemiştim. 2008 yılında boluspor eskişehir play off maçını. yeni inönü diyelim. eskisinde hiç izlemedim. ali sami yende de izlemiştim. bu sene de saraçoğlunda izleyeceğim. passolig aldım. mülhitler whatsapp grubundaki elemanlarla (go, ge, uk) ve katılacak başka insanlarla türlü türlü maçlara gitmek gibi bir planımız var. türlü türlü ve antin kuntin… muhabbet maksat olsun. bakın mülhitlerden bahsedince hemen nasıl da şebeğe bağladım…
*maç öncesi seramoni çok amatördü. sanki beşiktaş eml beden eğitimi öğretmeni sencer arkuzey e yazıyla görev vermişler, o da iki haftada gösteriyi çıkarmış gibiydi. halk oyunları fikri yaratıcı değil ama anadolu ateşi gibi bir şey olsaydı fena olmayabilirdi.
*takımlar ısınmaya çıktığında futbolculara dikkat kesilirim ve onların tv karşısından bana yaşattıklarını düşünerek ve az ötede olduklarını akla getirerek şaşırırım. messi yi gördüğümde transa geçmiştim.
*burada odaklanılan kişi salah tı elbette. salah yani geçen sene baransel mısıroğlu nun messiden daha iyi olduğunu iddia ettiği futbolcu… transa geçmedim. statta çok sayıda salah hayranı arap turist vardı. bu arada alakasız hatırlatma: x, y taksim falan arap doldu gibi cümleler ırkçılıktır. buradaki yaşam tarzı kavgasında geriye gitme varsa suç arap turistlerde değil bizlerdedir.
*ilginçtir klopp da takım ısınırken sahadaydı. daha önce hiçbir td yi o aşamada sahada görmemiştim.
*chelseade doğru düzgün star yok artık. gördüğüm için beni heyecanlandıran kişi lamparddı. ben gerardcı değil lampardcıydım. yani tercih yapacaksak… bana unutulmaz anlar yaşatmış bir adamdır lampard. kusursuz bir futbol karizmasıdır.
*chelseade en çok ilgimi çeken kişi pedroydu. futbol izleyiciliği tarihimin en unutulmaz takımı olan guardiola barcelonasının asıydı. ama onu o zaman da o takıma yakıştıramazdım. kaliteli ama sıfır fizik gücü, sanki günümüz futbolunda olmamalı duygusu yaşatıyor insana. düşündüm real madrid e attığı golleri, 2011 mayısında bükreşteki kafede bana yaşattıklarını düşündüm falan…
*futbol açısından çok sıkıcı olur süper kupa finalleri ve öyle oldu. chelsea diri ve daha atak gözüktü ama liverpool sanki bir süper takım gibiydi ve kritik anlarda işi bitirdi. liverpool un gerçek süper takımlığına erişemedik, yavaş yavaş oluyor.
*chelseayi sevmem. çünkü sermayeyle yaratılmış proje takımların ilkidir. 2004 yılında paraları saçan rus oligarkı abramaviç herkesi almıştı. ondan önce sıradan bir takımdı. chelsea çok güçlü oldu ve unutulmaz futbol anları yaşattı bize ama sevmiyorum bu tür takımları.
*elbette tribünlerin ezici çoğunluğu liverpoollu idi. %80e %20. tr seyircisi liverpool u sever. 2005 finalinin etkisi vardır. ingiliterenin yakın zamana kadar en büyük takımı olması da etkendir. işçi sınıfı takımı diyorlar liverpool için. bu iddiaya temkinli yaklaşırım. köklerinde bu vardır ama çok uzun zamandır dünyanın en zengin kulüplerinden biridir.
*goller büyük oranda önümde oldu.
*ilk defa penaltılara giden bir maç izledim. uzatmalarda karşılıklı goller olması da maçı daha bir ilginç kıldı. bunlar kolay kolay yaşanmayan şeyler.
*bence stadyumda da spiker olmalı. spikerle maçı izlemek maçı daha heyecanlı yapıyor. stadyumda maç izlerken kopabiliyorsun. zaten kale arkasını hiç sevmem. konsantre olamıyorum. kale arkasından maç izleyeceğime evde tvden izlemeyi tercih ederim.
*kadın hakem futbola uygun değil bence. “mansplaining” kavramını ele almıştım. futbol evreninin kadın otoritesine ciddiye alması olacak iş değil. zaten bu yaygınlık kazanmyor. böyle hoş etkinliklerde jestler yapıyorlar en fazla işte… futbol net bir şekilde bir erkek evreni. bunu sevimsiz bulduğumu belirteyim. kadın olsaydım futbolla işim olmazdı. futbol seven kadınlara hayret ediyorum.
*ingilterede bir kasabada üçüncü lig maçı izlemiştim. çok heyecanlıydı. bütün seyirciler olaya dahildi. burada onu göremedim çünkü stadyumun çoğu turistti.
*gundi gs liler ve gundi bjk liler istiklalde ve statta tezahürat yaptılar. çok gereksiz şeylerdi. ingilizler “so fucking what!” tavırlarıyla onları süzdüler.
*abramoviç artık chelseaye yatırım yapmıyor. işi zor lampard ın. şampiyon olamayacağı kesin. %90 city şampiyon, %10 liverpool. city çok üstün bir takım. şl nin de en büyük favorisi. zaten city için mesele şl yi alabilmek olmalı.
*liverpool un orta sahasına bir yaratıcı adam lazım. ilkay veya david silva geçen sene liverpoolda olsaydı şampiyon olurlardı. aslında iyi para kazandılar. coutinho yu 170 e sattılar. orta sahaya şöyle 100 üzerinde bir adam bulmaları lazımdı. gerçi öyle de pek kimse yok. ben olsam ilkayı transfer etmek isterdim.
*güzel bir anı oldu. benzersiz deneyim daha doğrusu. dönüşte osman bulutla fındık iboda uykuluk çaktık. o da iyiydi.
görüşmek üzere…