Türklerin Yaptığı En İyi Bira: Bomonti Filtresiz Buğday

Yazılarıma başlık seçerken, sık sık, okuyucu cezbedecek, provokatif cümleler kurarım. Bu seferki başlığım da provokatif gibi algılanabilir ancak gerçekten de böyle düşünüyorum.

Türklerin yaptığı en iyi biranın hangisi olduğunu merak eden insan pek çıkmaz herhalde çünkü Türkiye’de bira küçümsenir, ciddiye alınmaz. Biranın lezzetinden ziyade sıcak havalarda insanı serinletirken, bir nebze de kafa yapması ilgi odağıdır. Parklarda Efes Extra veya kırmızı Tuborg içen dayılar içinse tamamen kafa yapması ilgi odağıdır. Biranın lezzeti çok az insan için merak konusudur. Dünyada da trend böyle olmakla beraber, bu lezzetin peşine düşen insan oranı Türkiye’dekinden kat be kat fazladır.

Neyse, o az sayıda insan için Türklerin yaptığı en iyi bira tombul şişede satılan Efes Pilsen olmalıdır. Kendisini ben de çok severim. Artık İstanbul’da satılmıyor ama Anadolu’da var. Anadolu Grubu, Sinop Gerze’ye termik santral yapmaya kalkınca manasız bir “Tuborg solculuğu” dönemi başlamıştı. O dönemde bu yanlışa ben de düştüm ve Efes’e ayıp ettim. Oysa ilk göz ağrımızdı o. Aslında ve hatta Tuborg’u “bir tık” (bu tabirden nefret ediyorum ve ‘aynen öyle’ye doğru gittiğini düşünüyorum) daha çok sevmeme rağmen Efes’i sevmemezlik etmedim hiç. Evet, bir anket yapılsa yani delinin biri anket yapsa, sanırım Türklerin ürettiği en iyi bira olarak tombul Efes çıkar.

Ama artık Bomonti Buğday var!

Alman buğday birası Franziskaner’in Türkiye’ye getirilmesi ile ilgili çeşitli kurumlara mail atmıştım ve bir, iki de yazı yazmıştım. Gelmişti ama benim katkım elbette yoktu.

Benzer bir hikaye daha var:

Uzun zamandır sosyal medya yazılarımda ve dost sohbetlerimde Türkiye’nin (benim) en büyük ihtiyacının 50’li, insani fiyatlı ve dandik olmayan bir buğday birası olduğunu belirtiyordum.

Beni dinlemediler elbette ama bu ihtiyaç Bomonti Buğday ile giderildi. Bu kadar iyisini beklemediğimi itiraf edeyim. O yüzdendir ki çok mutluyum. Yaşasın Bomonti Buğday! Umarım başına bir şeyler gelmez…

Dünyanın en iyi buğday birası Türkiye’de var: Adını “Dokuzuncu Senfoni” koyduğum Alman Weihenstephaner’i Tuborg ithal ediyor. 33’lük şişelerde satılıyor. İyi ki var. Gelmiş geçmiş en iyi sıvı desem abartmış olmam. Zaten buğday biralarına olan merakım bir gün onu rafta görüp, ne olduğunu merak ederek eve götürmekle başladı. O gün bugündür hiçbir şey eskisi gibi olmadı bende…

9. Senfoni’nin fıçısı da bulunuyor ama onu içmek riskli bir şey. Fıçının beklememesi lazım. Onu içeceğiniz mekanda onun sadık bir kitlesinin oluşmuş olması gerekiyor. Bu yoksa beklemiş ve dolayısıyla renksiz birayı içme ihtimaliniz var. Kadıköy’de bulunan Pablo Bar ve Harp Irish Pub’ın bu aşamayı geçmiş yerler olduğunu söyleyeyim. Fiyatı 70 TL falan olmalı şu aralar yalnız.

Bomonti Buğday’ın çıktığını Instagram’daki bibiraver hesabı sayesinde öğrenmiştim. Heyecanla beklemeye başladım. Sadece Migroslarda satılacağı yazıyordu. Her gün Migrosları ziyaret etmeye başladım. Sonra geldiğini gördüm. O gün önemli bir maç da vardı. İki tane aldım.

Maç başladı. Birayı bardağa doldurdum. Köpüğü gayet iyi görünüyordu. Aromatik kokular da gelmeye başlamıştı. Bomonti Filtresiz’in kısa bir süreliğine Türkiye’nin en iyisi olduğunu düşünüyordum ama o biranın bira vasfı çok çok kısa sürüyor. Çok kısa sürede bulaşık suyuna dönüyor. Bomonti Filtresiz’in buğday birasının da benzer bir handikaba sahip olacağını tahmin ediyordum. Olmadı.

Aromalara geri dönelim. Türkiye’de bir kitle buğday birasının tutmasının zor olacağına inanıyordum, hala da inanıyorum gerçi. Çünkü Türk milleti yenilikçi değildir. Denemeyi sevmez. Farklılıkların peşinde koşmaz. Bunun başına da her an bir şey gelebilir. O yüzden buğday birası gibi klasik biralardan biraz daha farklı bir tadı olan biranın TR’de işi zordur. Buğday birası aromalarına fazla bulaşmayacaklarını ve klasik bir tadına benzer bir şey yapacaklarını düşünüyordum. Hiç de öyle değilmiş. Birayı içtikçe, ertesi günlerde de içtikçe dört başı mamur bir Weiss’le (Almanca sarışın demek) karşı karşıya olduğumuzu gördüm. Tekrar edeyim, çok mutluyum.

Fiyat mevzusu önemli. 33’lik Weihen 38 TL. Zengin olsam başka bir şey içmem. Normal kitle biraları 30 Tl civarlarında. Bomonti Weiss 35 liradan başladı, bir hafta önce de 36 TL oldu. Elbette bu yüksek bir fiyat ama normal kitle biralarının 30 TL olması da yüksek. O zaman şöyle diyelim, kitle biralarının 6’da 1’i oranında pahalı olan, 50’lik ve çok iyi bir buğday biramız varsa kendimizi şanslı hissetmeliyiz. Şimdilik var. Kadınlar nazara inanır! Bu yazıyla kendisine nazar değdirmezsem ve böyle devam ederse bizden mutlusu olmasın! Kötü senaryoları düşünelim: Tutmaz ve üretimi durur. Bir zamanlar çok beğendiğim Bomonti Black’in üretimi durdu sanırım. Hiçbir yerde görmüyorum ben. Belki İstanbul’da Carreforu Gurmelerde vardır. Fiyatı artar, kitle birasının 4’te 1’i oranında pahalı olur. O zaman Weihen almak daha mantıklı olur. Evrene nasıl enerji yayarsan, o gelir seni bulur. Kadınlar buna da inanır… Şimdi durduk yere evrene olumsuz enerji de yaymayalım…

Bomonti Buğday almak ne kadar mantıklı? Weihen’i artık sadece özel etkinliklerde alırım. Ama az önce yazdığım gibi fiyatı 40 TL olsaydı bunu sık sık almazdım. Evet, Bomonti Buğday gayet iyi bir buğday birası ve bana göre Türklerin ürettiği en iyi bira ama Türkiye’de bulunabilien buğday biralarla kıyasladığımızda Weihenstephaner ve Schneiderler kadar iyi olmadığını düşünüyorum. O ikisi Messi, Ronaldo seviyesi çünkü. Türkiye’nin o ayarda bir bira yapmasına daha çook var… Ama mesela Efes’in ithal ettiği Erdinger’den daha iyi bir buğday birası bence. Zaten bibiraver’in yorumuna göre Efes artık Erdinger ithal etmeyi bırakacak. Kendi ürettiği ve ondan daha iyi olan, ondan daha iyi bir fiyatı olan birası varsa neden Erdinger’i ithal etsin? Belki Almanlara olan saygılarından dolayı ithal etmeye devem ederler…

Bu arada bir diğer tehlike de şu: Şimdi bence, bu bira tutarsa Tuborg’dan da benzer konseptte bir karşı hamle gelecektir. Yani Tuborg da yerli weiss yapacaktır bir süre sonra. Peki o durumda da Tuborg Weihen ithal etmeyi durduracak mı? Umarım bu olmaz. Weihen’in iyi, kötü bir hayran kitlesi olması elimizi gücendiriyor ama olmaz, olmaz! Evrene negatif enerji yayarsan ayvayı yemişsin demektir… Bu paragrafı bir kere okuyoruz ve bir daha dönüp bu paragrafı okumuyoruz!

Pazar günü Messi’nin kariyerinin en önemli maçı var. O gün beş tane Wiehen alırdım normalde. Peki, ne yapacağım dört tane Bomonti Buğday mı alacağım? Hayır, 2019’dan beridir beklettiğim Chimay Blueları açacağım. Chimay Blue yıllanan bir Belçika birasıdır. Bir sanat eseridir. Bu çok önemli etkinliği onunla taçlandıracağım. Elimde onlar olmasaydı, elimde Weihen satın alabilme imkanı olmasaydı o etkinliği kesinlikle Bomonti Buğday’la karşılardım!

Not: Yazım yanlışlarına bakamayacağım.       

Bu yazı Uncategorized kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.