Bir ikilinin başlarının belada olduğu ve yolculuk yaptığı şeklinde formüle edilen filmler her zaman ilgi çekmişlerdir. Örnek olarak; “Temmuz’da”, “Transamerica”, “The Return”, “Thelma and Louise” “Her Şey Çok Güzel Olacak”ı verebiliriz. Bu formüle uyan bir film de 2005 yılında Küba’dan geldi. “Viva Cuba/Yaşasın Küba” adlı olağanüstü sevimli, samimi filmde iki çocuk zorlu bir görevi yerine getirmek üzere yola çıkıyorlar. Film Youtube’da tek bir video şeklinde yüklenmiş, oradan izlemenizi tavsiye ederim. Küba demişken; arkadaşlar Küba’yı Scooby-Doo’lar yönetmiyor. Sosyalistler yönetiyor Küba’yı. Geçen hafta Küba’dan gelen arkadaşlarımla görüştüm. Anlattıkları çok ilginç şeylerdi. Hepimizin bildiği ve paha biçilmez kazanımlar olan; parasız ve nitelikli sağlık ve eğitimden, işsizlik diye bir problemin olmamasından, en temel gereksinimlerin sorunsuzca karşılanmasından, kültür ve sanatla dost bir atmosfer olmasından, gericiliğin dayatılmamasından ziyade insanların sürekli yüzlerinin güldüğünden bahsettiler ki işte bu en paha biçilmez olanı. Stres, dert, tasa, bir şeyleri acil yerine getirme zorunluluğu, bir insana hayvan gibi muamele yapmak YOK! Sorunlu öğrencileri görmek için Rehberlik Araştırma Merkezi gibi bir kuruma gitmişler ve 1.200.000 nüfuslu bir şehirde dört adet (rakamla 4) sorunlu öğrenci olduğunu görmüşler. Benim çalıştığım okulda her sınıfta en az dört tane var. Şimdi bunlar tesadüf eseri olamaz değil mi? Kapitalizmde paran kadar morallisin ama sosyalizmde bir gerçek kişisin. Değerlisin. Vazgeçilmezsin. Geri dönüşümsüz şişeler gibi atmıyorlar seni, oysa kapitalizmde tam da bunu yapıyorlar bize. Tükettiğimiz ve sorgulamadığımız oranda değer veriyorlar. Boyun eğecek miyiz?
