Sen de haklısın tabi…
Sadece televizyon izleyerek, burjuva medyası okuyarak karşıma geldin.
Sen bir sonuçsun. Çok mülk sahibi birileri, senin, 1 Mayıs’ta veya Haziran Direnişi esnasında (senin terminolojine göre Gezi ‘olayları’ esnasında) “yakıp yıkmaktan ne anlıyorlar?” sorusunu sorman için epeyce uğraşıyor bilesin. Aynı kişiler senin dün 1 Mayıs’la değil, kandille ilgilenmen için de epeyce maddi, manevi yatırım yapıyorlar.
Sosyalistlerin yakıp yıktıklarını; bundan tuhaf, sapıkça bir zevk aldıklarını düşünüyorsun. Yanılıyorsun. Bu konuda söyleyeceklerim var.
Başlamadan şunu belirtmek isterim: Sosyalistlerden, tuhaf bir biçimde, yüzde yüz mantıklı, tutarlı olmaları, hata yapmamaları, hep başarılı olmaları, üsluplarının ölene kadar olağanüstü olması, her şeylerinin müthiş estetik olmaları bekleniyor. Ben bu duruma hem seviniyorum hem de üzülüyorum. Seviniyorum çünkü bu durum onların sağ-yalaklık karşısında tarihsel olarak haklı olduklarının bir kanıtı olarak değerlendirilebilir. Üzülüyorum çünkü sosyalistlerin yollarında rehber olarak kabul ettikleri diyalektik materyalist yönteme göre yüzde yüz diye bir olgu yoktur. Yani asla böyle olamayacaklar ama azami derecede her konuda duyarlı olsunlar tabi…
Bu fotoğrafa bakınca ne hissediyorsun? Dün Beşiktaş’ta çekildi bu fotoğraf. Ben direk olarak bu kadrajdaki grupta değildim ama oralara yakın bir yerlerdeydim. Oradakilerin çoğunu da tanıyorum. Hepsine kefilim. Tanısan sen de seversin. Bunların bazılarının tipleri, ses tonları, kıyafetleri falan belki hoşuna gitmeyebilir ama bu çocukların ne yapmak istediklerini kavrarsan, hele de sana, senin için neler yapmak istediklerini bir kavrarsan onlara aşık olursun.
Bunlar yani bizler Barbaros Bulvarı’na çıkmak istiyorduk. Oradan da Taksim’e yürümek ve 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlamak istiyorduk. Lütfen iki dakika otur da televizyonda izlediğin kıl kuyrukların söylemlerini yansıtma.
O televizyonlarda bunların sürekli yakıp, yıktıkları söyleniyor. Doğrudur bazen yapıyorlar. Ben kesinlikle yakıp, yıkmak taraftarı değilim ama insan eylem anında, o kadar gaz yemişken mantıklı, tutarlı davranamayabiliyor. Ayrıca defalarca tanık olduğumuz üzere eylemin meşruiyetini zora sokmak için sivil polislerin de eylemci kılığında saçma sapan işler yaptığı görülmüştür. Yalan söylediğimi mi düşünüyorsun?
Bu söylediklerimi bahane olarak algılama.
Eylem yapmak meşrudur ve o meşruluğa zarar getirecek davranışlardan kaçınmalıdır eylemci. Her zaman olmuyor işte.
Ayrıca yalan da söylemeyeceğim: Belki durak, çöp konteynırı yakıp yıkmakla ilgilenmiyorum ama bu sömürü düzenini kökünden yıkmak ve eşşek cennetine göndermek istiyorum.
Ha, sadede gelelim mi şöyle?
Bu sömürü düzeni dedik. Bununla ilgileniyor musun? Anlaşılan pek ilgilenmiyorsun. O seninle fazlaca ilgileniyor ama. Senin istesen de istemesen de, “siyaseti” sevsen de sevmesen de, sokaklara çıkmayı kendine “yakıştırsan da yakıştırmasan da” bu sömürü düzeni seninle doğduğun 90lı yıllardan beri ilgileniyor. Seni sömürmek istiyor. Belki sana 3000 veya daha fazla maaş verecek, ev, araba, eş, çoluk çocuk falan…Tuttuğun futbol takımı üzerinden sana bir “kimlik” verecek. Tepe tepe kullan onu. Başka bir sürü kimlik verecek. Onlarla avunacaksın. Bir din verecek sana. Yatıp kalkıp şükredeceksin. 3000 lira alsan da işsiz olsan da şükredeceksin. 1 Mayıs’ta sosyalistler ne yapmaya çalışıyor, genelde ne yapmaya çalışıyor anlamayacaksın. Sorgulamayacaksın. Küfür de edebilirsin yüksek ihtimalle.
Sadede yavaş yavaş geliyoruz.
Bu sosyalistler, bu sömürü düzenini kökünden yıkmak istiyorlar. En başa bunu yazar mısın lütfen? Bu düzeni (hadi iyisin bilimsel terimi yazının sonuna doğru kullandım, yani kapitalizmi) sosyalistler yıkmak istiyor. Buradaki muhteşemliği kavrayamıyor musun? Bir gün eyleme gelsen hissedersin mutlaka ama bu ışığı, bu aydınlığı lütfen görmeye çalış.
Özür dilerim, bilimsel terimi yazının başında kullanmışım. Burjuva demişim orada.
Bunların karşısında olan burjuva iktidarları da bir yerlere koyar mısın? Yani emekçilerin karşısına. Yani senin gelecekte dahil olacağın sınıfın karşısına. Kusura bakma, ilmihal okuyarak, kimliklere kendini kaptırarak belki sosyalist olmaktan yırtabilirsin ama bir emekçi olmaktan yırtamayacaksın. Sömürüleceksin.
Bu sosyalistler senin sömürülmemen için bir şeyler yapmak istiyorlar. Lütfen eylemleri artık böyle değerlendir.
Bu bir davettir. Bir de bu resme bak. Seni bu şekilde, yaratıcılıkla, enerjiyle, kararlılıkla ve en önemlisi estetik bir şekilde bu düzene karşı mücadele etmeye çağırıyorum. Hazır o sana savaş ilan etmişken hem de…
Şu anda İstanbul’un kuzeyinde uçak ve helikopter uçuşunun yasak olduğunu biliyor musun?
Çünkü senin büyük ihtimalle hayatın boyunca kullanmayacağın üçüncü havaalanı için inanılmaz bir doğa katliamı yapıyorlar. Bunun fotoğraflanmasını istemiyorlar. Bu yüzden yasakladılar.
Yakıp, yıkmak değil mi bu?
11 milyon sigortalının yarısını 846 lira asgari ücrete mahkum etmek yakıp, yıkmak değil mi?
Milyonlarca kişiye ulaşmış işsizler ordusu yaratmak yakıp, yıkmak değil mi?
Komşu halklara karşı açıkça savaş politikası izlemek nedir?
Kadını toplumsal alandan tecrit etmeye çalışıp, açıkça kadın düşmanlığı yaparak, şiddeti %1400 arttırmak yakıp, yıkmak değil mi?
Popüler kültüre inanılmaz yatırım iki cümle kuramayan milyonlarca genç ortaya çıkarmak nereye oturuyor?
Bayramın ikinci günü işe gitmediği için stajdan atılan meslek lisesi öğrencisi yakılıp, yıkılmadı mı?
Emekçilerin alın teriyle ödediği vergilerden bir hırsızlık imparatorluğu yaratmak yakıp, yıkmak değil mi?
Şimdi derhal o elindeki televizyon kumandasını çöpe atıyorsun, sana bedava dağıtılan o paçavrayı tuvalet kağıdı yapıyorsun ve de biraz kim olduğun konusunda düşünmeye başlıyorsun. Sen bir Türk değilsin. Sen bir Kürt değilsin. Bir Beşiktaşlı, Galatasaraylı değilsin. Müslüman, Hristiyan veya Ateist de değilsin. Sen bir emekçisin. Emekçi olacaksın. Bunlar seni kurtarmayacak. Emekçi olmayı kabullenmeyen kurtaracak.
Kabul edince de seneye 1 Mayıs’ta yan yana olacağız.